Ne yazık ki çöp edebiyatı yaratıcıları- vetpet yazarları- milyon satarken kaleminden çıkan kelimeleri orkestra şefi gibi yerli yerine oturtarak o muhteşem ezgiyi oluşturan Serkan Türk gibi gerçek yazarlar hak ettikleri okunmayı bekliyorlar.
Tanrının Yalnız Kırları, adında geçtiği gibi yalnız insanları anlatıyor okuyucusuna. Her bir öyküde başka bir yalnızlık karşılıyor sizi. Toplumun dışarı ittiği benliklerini kendilerine dahi kabul ettiremeyen yurdum insanları...
Tanrının Yalnız Kırları'nda yalnız ağaçlar gibi bir başına kalan ve sessizce içine ağlayan insanlar var. Kitabın en sevdiğim tarafı sıradan bir konu olan yalnızlığı anlatırken kurulan titiz, alışılmadık ve hafızada asılı kalan, lezzetli betimlemelerdi.
Serkan Türk'ün ilk kitabıydı okuduğum fakat kesinlikle son olmayacak...
"Binbir gece anlatılacak bir masalı yok insanlığın. Bütün kırın içinde birkaç yalnız ağaç olması neden?"