Tarih-i Al-i Selçuk Anonim Selçukname

Kolektif

Tarih-i Al-i Selçuk Anonim Selçukname Gönderileri

Tarih-i Al-i Selçuk Anonim Selçukname kitaplarını, Tarih-i Al-i Selçuk Anonim Selçukname sözleri ve alıntılarını, Tarih-i Al-i Selçuk Anonim Selçukname yazarlarını, Tarih-i Al-i Selçuk Anonim Selçukname yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
166 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
42 günde okudu
Türkiye Selçuklu tarihinin el-Evâmîr ve Müsameretü'l-Ahbar'dan sonra kanaatimce en kıymetli vekayi-namesi Anonim Selçuknâme'dir. Tek nüshası Fransız Millî Kütüphanesinde bulunan Tarîh-i Âl-i Selçuk'un yazarı belli değildir. Kaynak muhtasar bir eserdir. Ancak bu küçük kaynağın Moğol istilası sonrasından bahseden kısmında çok kıymetli ve orijinal bilgiler mevcuttur. Eserin diğer önemli özelliği ise kronolojiye olabildiğince uymaya çalışmasıdır. Eserde yer alan sayısal veriler, tarihler, şahıs ve yer isimleri hakkındaki bilgiler de son derece isabetli ve bizler için kıymetlidir. Ancak eserle ilgili tek tenkidim eserin arkasındaki dipnot listesi. Kaynağı okurken sürekli arka sayfaları açıp dipnotlarını okumak zorunda kaldım. Bu bakımdan okuması çok da kolay olmadı. Onun dışında Anonim Selçuknâme'nin yapılan en iyi çevirisi bu olmalı. Eser daha çok araştırıcılara hitap etmektedir. Baskısı saman kağıda yapılmış; ancak kitap kapağının hoş bir dokusu var. Atıf Yayınevi biçim açısından marka olan pek çok yayınevinden daha iyi iş çıkarmış.
Tarih-i Al-i Selçuk Anonim Selçukname
Tarih-i Al-i Selçuk Anonim SelçuknameKolektif · Atıf Yayınları · 20146 okunma
Ah şu para..
Konya'da Ahi Emîr Ahmed adında bir şahıs vardı. Hasta olmuştu. Ahi Ahmed Şah'ın bu şahısta on iki bin adet sultanî(altın para) alacağı vardı. Ahi Ahmed Şah, onun hastalığını duyunca, şehrin büyüklerini toplayarak şöyle dedi: "Kalkın, gidelim. Ona sağlık dileyelim ve onu bu hastalıktan kurtaralım." İnsanlar bu sözlere şaşırdılar. Ahi, kapıdan girince Ahi Emîr Ahmed onu gördü ve daha çok hastalandı. "Ne diyecek?" diye endişeye kapıldı. Ahi Ahmed Şah, onun başucuna oturdu. Yüzünü şehrin büyüklerine ve gençlerine dönerek, "Ey oğullar ve kardeşler! Sizler şahit olunuz. Ben on iki bin adet borcu buna bağışladım" dedi... Hasta da o anda hastalığından şifa buldu.
Sayfa 67 - Atıf YayınlarıKitabı okudu
Reklam
insan ne istediğini bilmeli
Keygâtû (Geyhatu) bir gün kışlağa gidiyordu. Yolda ava çıktı. Ne kadar çaba gösterdiyse de bir av yakalayamadı. Avdan dönünce üzüldü ve "acaba ne günah işledik de bize av müyesser olmadı?" dedi. Ansızın dereden atında 12 tavşan ve 2 tilki asılı olan bir Moğol çıkageldi. Keygâtû hayretle şöyle dedi: "Avın bize görünmeyip, bu Moğol'a yüz göstermesi nasıl olur? İyi bir adammış ki, Allahu Teâlâ onun işini rast getirmiş." O Moğol'a da şöyle dedi: "Sen iyi bir adammışsın ki, av sana müyesser olmuş. Sana bağışta bulunmamız için bizden bir şey iste." Moğol, "Padişahın sağlığını dilerim" dedi. Keygâtû, "Mutlaka bir şey istemelisin" dedi. Moğol şöyle dedi: "Önceden olduğu gibi Moğolların vurmasını, yemesini, almasını ve ne isterse yapmasını istiyorum." Keygâtû şöyle cevap verdi: "Ben senin iyi bir adam olduğunu zannetmiştim. İnsanların rahat edebilecekleri bir şey istemeni beklerdim. Bu sayede bize de güzel bir nâm hâsıl olsun. Sen bizim adaletimizi yele vermek ve dünyada nâmımızı kötüye çıkarmak istiyorsun." Sonra da onu ikiye ayırmalarını emretti.
Sayfa 62 - Atıf YayınlarıKitabı okudu
Sultan Alaeddîn Keykubad'ın Ölümü Üzerine
Demir Sultan gitti! Bundan sonra devlet ve zaman sizden yanadır. Gidip Rûm diyarını alınız! [dedi Moğollar]
Sayfa 43 - Atıf YayınlarıKitabı okudu
Kîrlûkâ[Teodorus Laskaris], Rum Frenklerinden 400 emîrle [komutan] Müslümanlar üzerine yürüdü. Sultan [I. Gıyaseddin Keyhüsrev] onun karşısına çıktı. [Sultanın] emîrleri ordunun kalabalığını görünce :"Sultan merkezden kalsın! Biz canımızı feda ederiz!" dediler. Sultan: "Öldürürsem gâzi, ölürsem şehir olurum!" dedi. İki gün iki gece savaş yapıldı.
Sayfa 39 - Atıf YayınlarıKitabı okudu
Savaş Dehası
[Süleyman Şah] Rum'u [Anadolu'yu] emri altına alınca, Antakya gazasına çıktı. Kafirler geçitleri kapattılar. Süleyman Şah atları ters nallamalarını emretti. Kafirler casus gönderdiler. Ordunun yerinde, askerlerin Antakya bölgesinden uzaklaştığını gösteren izlerden başka bir emare göremediler. Buna sevinerek onun korkup geri döndüğünü haber verdiler. Süleyman Şah ordusunu Fırat'tan gemisiz olarak geçirtti ve hiç kimseyi zayi etmedi. Kafirler, onun geçitlerden geçerek Antakya önlerine geldiğini görünce hayrete düşüp "gökten inmiş olmalı" dediler. Çaresizlik içinde şehri ona teslim ettiler.
Sayfa 36 - Atıf YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ey filan! Bir hayır yap ve ömrünü ganimet bil. Daha önce ses gelen filandan bir şey kalmadı.