3 Cilt Takım

Tarih-i Raşid Ve Zeyli

Raşid Efendi

About Tarih-i Raşid Ve Zeyli

Tarih-i Raşid Ve Zeyli subject, statistics, prices and more here.

About

1. Cilt Takdim ve Teşekkür VII Önsöz IX Giriş Râşid Mehmed Efendi XV Metin Fihristi XXXV Târîhi Raşid Metni 1637 2. Cilt Metin Fihristi VI Târîhi Raşid Metni 638-1298 3. Cilt Giriş - Küçük Çelebizade İsmaîl Âsım Efendi VII Metin Fihristi XIX Târîhi Çelebizâde Metni 1299-1629 Dizin 1630-1954 XV. yüzyılda daha ziyade şifahî kaynaklara dayalı menâkıbnâme ve destanlarla başlayan Osmanlı tarihçiliği, II. Murad ve II. Mehmed devirlerinde gazânâme, takvim, anonim Tevârîhi Âli Osman ve şehnâme türü eserlerle devam etmiş, ilk standart örneklerini ise II. Bayezid’in saltanatı döneminde vermiştir. Gerçekten bu dönemde bir yandan geleneksel gazânâme ve anonim Osmanlı tarihleri meydana getirilirken, diğer yandan da bu padişahın şifahî emriyle ilk umumi Osmanlı tarihleri kaleme alınmıştır. Geleneksel gazânâme (gazavâtnâme) türü, Yavuz Sultan Selim’in saltanatı zamanında daha ziyade “Selimnâme”, bunun oğlu ve halefi Kanuni Sultan Süleyman zamanında ise “Süleymannâme” adları altında devam ederken, Fatih döneminde Osmanlı tarihini İslâm tarihinin uzantısı olarak gören Şükrullah’ın yazdığı Behcetü’t-tevârîh istisna tutulursa asıl büyük dünya ve genel Osmanlı tarihlerinin XVI. yüzyıl sonlarından itibaren telif edildiği söylenebilir. Yarı resmî devlet veya daha doğru bir ifadeyle süslü ve minyatürlü saray tarihçiliği olan şehnâmenüvîsliğin Fatih döneminde ortaya çıktığı, fakat asıl kalıcı ve güzel örneklerini XVI. yüzyıl sonlarından itibaren verdiği, XVII. yüzyıldan sonra ise kaybolmaya başladığı malumdur.
Translator:
Halit Özkan
Halit Özkan
Translator:
Turgay Şafak
Turgay Şafak
Translator:
Hakkı Uygur
Hakkı Uygur
Compiler:
Baki Çakır
Baki Çakır
Compiler:
Yunus Uğur
Yunus Uğur
Estimated Reading Time: 55 hrs. 18 min.Page Number: 1952Publication Date: 4 September 2013Publisher: Klasik Yayınları
ISBN: 9786055245122Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Ciltli
Reklam

About the Author

Raşid Efendi
Raşid EfendiYazar · 0 books
RÂŞİD MEHMED EFENDİ (ö. 1148/1735) Osmanlı vak‘anüvisi, şair ve münşî. İlişkili Maddeler Geçirdiği hastalıktan kurtulması nedeniyle Sıhhat-âbâd (Sıhhatnâme) adıyla mesnevi tarzında bir eser yazdığı padişah AHMED III Osmanlı padişahı (1703-1730). Vak'anüvislik görevine tayin eden sadrazam ŞEHİD ALİ PAŞA Osmanlı sadrazamı. Müellif: FATİH GÜNAY İstanbul’da 1670 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Babası Bursa kadılarından Malatyalı Mustafa Efendi’dir. İyi bir eğitim gördü. Medrese tahsilinden sonra Şeyhülislâm Ebûsaidzâde Feyzullah Efendi’den 22-23 yaşında iken mülâzım oldu. III. Ahmed’in tahta çıktığı yıl (1115/1703) hâriç medresesine girecek adayların imtihanla seçimi sırasında Râşid Efendi hizmet yılının az olması yüzünden imtihana giremedi (Târih, III, 119). Ertesi yıl açılan ruûs imtihanını kazanarak Şeyhülislâm Paşmakçızâde Ali Efendi tarafından ibtidâ-i hâric rütbesiyle Hacı İlyas Medresesi’ne tayin edildi. Üç yıl sonra hareket-i hâric rütbesiyle Ambar Gazi Medresesi’ne, 1123’te (1711) ibtidâ-i dâhil rütbesiyle Halil Paşa Medresesi’ne geçti. Sadrazam Damad / Şehid Ali Paşa tarafından 1126 (1714) yılı başlarında vak‘anüvislik görevi verilen Râşid Mehmed Efendi’ye III. Ahmed’in tahta geçmesinden itibaren olayları yazması emredildi. Aynı yılın şâbanında (Ağustos 1714) hareket-i dâhil rütbesiyle Hadım Hasan Paşa Medresesi’nde görevlendirildi. Bu arada kendisine yapılan nişancılık teklifini rahatsızlığı sebebiyle kabul etmedi. Vak‘anüvis sıfatıyla katıldığı Mora seferinde yarımadanın fethi münasebetiyle bir fetihnâme kaleme aldı. Sefer dönüşü Sahn-ı Semân müderrisliğine yükseltilen Râşid Efendi 1128 (1716) yılındaki Varadin seferine de katıldı. O yılın receb ayında ibtidâ-i altmışlı rütbesiyle Hânkāh-ı Ka‘riye Medresesi’ne terfi ettirildi. Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’nın sadrazamlığı sırasında da (1130/1718) vak‘anüvislik görevinde kaldı, onun emriyle vekāyi‘nâmesini Naîmâ’nın bıraktığı yerden başlattı. 1130 Şevvalinde (Eylül 1718) hareket-i altmışlı rütbesiyle Bayram Paşa Medresesi’ne tayin edildi; iki yıl sonra da Büyük Ayasofya Medresesi’ne nakledildi. Bu sırada askerî kassâmlık, 1135’te (1723) İstanbul ruûsunun sonuncu rütbesi olan Süleymaniye müderrisliği ve bunun yanı sıra Haremeyn müfettişliği görevleri verildi. Böylece medresenin bütün aşamalarını tamamladı ve 1135 Ramazanında (Haziran 1723) Edirne pâyesiyle Halep kadılığına gönderildi. Vak‘anüvisliğe de Çelebizâde Âsım Efendi getirildi. Halep’e hemen gidemeyen Râşid Mehmed Efendi, kadılık başkâtibi Gürânî Ahmed Efendi’ye mektup göndererek işleri vekâleten yürütmesini istedi. Kendisi ancak 18 Zilkade’de (20 Ağustos) Halep’e vardı. 1 Rebîülevvel 1137 (18 Kasım 1724) tarihinde bu görevden ayrıldı. İran’la Osmanlı Devleti arasındaki münasebetlerin bozulmaya yüz tutması üzerine İran Hükümdarı Eşref Şah nezdine elçi olarak yollandı. İbrâhim Paşa tarafından İran şahına gönderilecek mektubu bizzat kaleme almıştı. Bu arada kendisine Mekke pâyesi verildi, ayrıca rütbesi seyfiyeye çevrilerek Rumeli beylerbeyiliği pâyesi tevcih edildi (7 Zilhicce 1140 / 15 Temmuz 1728). İsfahan’da elçilik vazifesini yerine getirip İstanbul’a dönünce tekrar ilmiye sınıfına alındı. Bu sırada İstanbul’da kıtlık baş göstermiş, kıtlığın sebebi de o zamanlar İstanbul kadısı olan Zülâlî Hasan Efendi’nin uğursuzluğuna bağlanmıştı. Zülâlî Hasan Efendi görevine sekiz ay daha devam ettikten sonra bu dedikodular vezirlerin de emellerine uygun düştüğünden İstanbul kadılığından alındı ve yerine Râşid Mehmed Efendi getirildi (10 Zilhicce 1141 / 7 Temmuz 1729). İstanbul kadılığı III. Ahmed devrindeki son görevi oldu ve 1 Muharrem 1143 (17 Temmuz 1730) tarihinde azledildi. 1143 (1730) yılında patlak veren Patrona İsyanı’nda Damad İbrâhim Paşa öldürüldü ve III. Ahmed tahttan indirildi. Birçok devlet adamı, edip, şair ve sanatkâr gibi Râşid Mehmed de bu hadiselerden olumsuz etkilendi; İstanköy adasına sürüldüyse de birkaç gün sonra affedildi. Ancak 21 Şevval 1143 (29 Nisan 1731) tarihinde önce Bursa’ya, ardından Limni adasına sürüldü. Üç yıllık sürgün hayatının son yılını Bursa’da geçirdi, 1146’da (1733-34) Üsküdar’daki yalısında oturmak şartıyla İstanbul’a dönmesine izin verildi. Patrona Halil ve adamlarının ortadan kaldırılması üzerine tekrar göreve başladı ve Pîrîzâde Mehmed Sâhib Efendi’nin ardından Anadolu kazaskerliğine getirildi (6 Rebîülevvel 1147 / 6 Ağustos 1734). Bu görevde bir yıl kalabildi. 18 Safer 1148 (10 Temmuz 1735) tarihinde vefat etti. İstanbul’da Zincirlikuyu’da, oğlu İbrâhim Edhem Efendi’nin konağı civarındaki kayınpederi İdris Efendi’nin hazîresine (Karagümrük caddesi) ve onun kabri yakınına defnedildi. Mezar taşındaki, “Ola Râşid Efendi’nin mekânı evc-i illiyyîn” mısraı ebced hesabıyla ölüm tarihini verir. Çağdaşlarınca şiir ve inşadaki gücüyle anılan Râşid Efendi daha çok tarihçi kimliğiyle tanınır. Râşid Mehmed Efendi, Lâle Devri’nde Sâdâbâd gibi yerlerde yapılan eğlencelere katılmış ve şiirlerini bu ortamda yazmıştır. Topkapı Sarayı’ndaki olayları yakından takip etmiş, sultan düğünlerine, ziyafetlere, saz ve helva meclislerine şahit olmuş, bu olayları özellikle tarih manzumelerinde kaydetmiştir. Şiirlerinde hikemî tarz hâkimdir. İnsanın aklını hedef alan, ideal duygu, düşünce, inanç gibi konularda şiirler yazmıştır. Şiirlerinde coşkun bir lirizm göze çarpar. Darbımesel niteliğindeki hikemî ifadeleri sıkça kullandığı görülür. Şiir anlayışının şekillenmesinde Nâbî ve Sâib’in önemli etkileri vardır. Söz onun için bir “nâdire”dir. Şiirde neşe dolu tabirlerin olması gerektiğini belirtir. Bunun yanında lafız ve mâna hakkındaki düşüncelerini, sözün bir kalıp olduğunu, anlamın buna ruh verdiğini söyler. Gazellerinde rindâne bir anlayış sergiler. Söyleyişlerinde sebk-i Hindî akımının ağır, külfetli anlatım ve zincirleme tamlamalarına rastlanır. Bazı manzumelerinde Farsça kelimelerin çokluğu dikkati çeker.