Tarih Teorisi

Herman Paul

Tarih Teorisi Sözleri ve Alıntıları

Tarih Teorisi sözleri ve alıntılarını, Tarih Teorisi kitap alıntılarını, Tarih Teorisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kilisenin batı yakasına doğru yürüyor, dar bir yukarı tırmanıyor ve üfleyici motoru çalıştırıyorum. Motor elbette orijinal değil; fakat 17. yüzyıl sonundan günümüze kalmış olan olan org zamana çok iyi direnmişe benziyor. Haliyle tuşların ardında yerimi almak, birkaç es verip ardından oldukça yaşlı hoparlörlerden ses vermek insana bir tarih hissi veriyor. Nesiller boyu kaç müzisyen bu orgun başına oturmuştur? Kadınların ve erkeklerin uzun yıllar boyunca okuduğu kaç bin ilahiye bu enstrüman eşlik etmiştir? Bu org 1696 yılında nasıl sesler çıkarıyordu? Trampetin, birbirine benzer müzikal renklere sahip Hol Flütün ve Eksen Flütün (üç org stopunun adı) üç yüzyıl öncekine hemen hemen benzer sesler çıkardığını düşünmek çok safça olmaz mıydı?
Hayat, bir özgürlük deneyi miydi? İnsanlar nasıl bir hayat yaşayacaklarını seçebilirler miydi? Bunlar yalnızca yanıltıcı ve saflık derecesinde iyimser laflar mıydı? İnsanlar, kaderin onlar için yazdığına rıza göstermekten fazlasını yapabilirler miydi? Çok az insan bu soruların etrafında Joseph Knecht'in cüret ettiği kadar fazla düşünecek sabrı gösterebilir.
Reklam
White'a göre tarihsel düşüncedeki bütün önemli kararlar, "tarihin" veya "geçmişin" ne olduğu, neyin sağlam bir açıklama olarak görülebileceği ve hangi anlatı formlarının tarihsel temsillere uygun olduğu, bu üst-tarih düzeyinde verilmektedir. Yazarın Ranke, Burckhardt ve bu kitapta ele alınan diğer tarihçilere atıfta bulunarak bildirdiğine göre: "19. yüzyıldaki usta tarihçilerin çalışmalarındaki üst-tarih unsurunun bu insanların çalışmalarını örtük bir şekilde sürdürmelerini sağlayan 'tarih felsefesi'ni teşkil ettiğini ve bu olmasaydı yaptıkları çalışmaları yapamamış olacaklarını öne sürüyorum."
Leopold von Ranke'nin (1795-1886) çoğu öğrencisinin düşündüğü gibi, tarihçiler kendilerini "gerçeklere olduğu gibi ulaşmak" için aşırı titizlikle yürütecekleri arşiv araştırmalarına mi adamalıydı? Yahut dilin, dinin ve kültürün evriminin mantığını anlamaya çalışan 19. yüzyıl dil bilimcileri, antropologları ve ilahiyat öğrencilerinin mi peşinden gitmeliydiler?
Hegel'e göre akıl kendini iki formda ortaya koyar. Doğada bulunan düzen ve intizam gerçekliğin kendisindeki akla işaret eder (Hegel buna "nesnel ruh" der). Buna ek olarak bir de gerçekliği eleştirel bir incelemeye tabi tutan insan aklı vardır (öznel ruh). Hegel felsefesinin özü bu "nesnel" ve "öznel" ruhların bir madalyonun iki farklı yüzü yahut tek bir aklın iki farklı tezahürleri olduğu yönündedir. Fakat bu hemen anlaşılacak bir şey değildir. Yalnızca tarihin akışında, acı verici keşiflerin sonucu olarak, insanlık gerçekliğin bilgisini edinebilecek ve böylelikle kendine dair içgörü geliştirebilecektir.
Rahip Jacobus'un öğrencisine öğütlediği gibi: "Çalışmalarına dokunaklı ölçüde çocuksu, zihinlerimizin ve gerçekliği çağırma yöntemlerimizin gücüne duyduğum masumca inancı getiren bir tarih öğrencisiyle münakaşa etmem fakat önce ve en başta kavranamaz olan hakikate, gerçekliğe ve her olayın biricik oluşuna saygı duymalıdır."
Reklam
Hegel ve Tarih
Hegel'e göre, tarih özne (insan) ve nesne (dünya) arasındaki ayrımın gitgide ortadan kalktığı bir gelişim sürecidir. Tarihin nihai hedefi mükemmelen kendini bilmek veya "nesnel" ve "öznel" ruhun tam manasıyla tanımlanmasıdır.
20. yüzyılın ortasında, bilhassa Anglofon dünyadaki yazarlar bu ayrıma iki farklı türde tarih felsefesinin farklı türde sorular sorduğunu ve farklı felsefi alt-alanlara ait olduğunu öne sürerek ikinci ve üçüncü katmanları eklediğinde, konu oldukça ihtilaflı bir noktaya doğru ilerledi. O dönemin yazarları, bu düşünce kollarından birini "tözsel" diğerini ise "analitik" tarih felsefesi olarak yahut daha da küçümseyici bir dille söylersek "spekülatif" ve "eleştirel" tarih felsefeleri olarak adlandırdılar. Çok yüklü çağrışımlarla dolu olan bu adlandırmalar bugün hålä yaygın şekilde kullanılıyor ve dolayısıyla daha yakından bakılmayı hak ediyorlar. Neden historiae res gestae'ye "spekülatif" ve dolayısıyla üzerine çalışmaya değmeyecek bir alan olarak bakıp bu konuda düşünmeyi bir kenara bırakalım ki?
Tarihsel Metodoloji
Tarih teorisi ve tarihsel metodoloji arasında ne fark vardır? Tarihsel yöntemler, izlenecek ve izlenmeyecek yolları ortaya koyar. Bunlar mesela tarihçilerin bir kaynağı ne şekilde iç ve diş eleştiriye tabi tutabileceklerini belirleyen göz kararı kurallardır. Yöntemler, böyle bir eleştirelliğin gerektirdiği uzmanlık becerilerini (kodikoloji, paleografi, epigrafi) ve bu becerilerin nasıl davranarak yeterli şekilde uygulamaya konabileceğini izah eder.
Tarih çalışmalarıyla doğa çalışmaları arasındaki karakteristik farkı merak eden yeni Kantçı Alman filozof Heinrich Rickert (1863-1936) bu "usullere uygun" dediğimiz tarih felsefesine dair güzel bir örnek ortaya koydu. Onun konuya verdiği cevap farklılığın bu alanların çalışma konularında değil, yöntemlerinde yattığı yönündeydi. Doğa bilimciler genelleme yönteminden yararlanıp bütün bir fiziksel gerçeklik için geçerli olan yasaları bulmaya yönelik deneyler yaparken, tarihçiler ve diğer beşeri bilimler öğrencileri tek bir fikrin, eşsiz bir nesnenin veya yeri doldurulamaz bir bireyin tipik doğasına odaklanan şahsileştirme yöntemini kullanirlar.
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.