(Kemalist Türkiye, Faşist İtalya, Sosyalist Rusya)

Tarihe Emretmek

Stefan Plaggenborg

En Eski Tarihe Emretmek Gönderileri

En Eski Tarihe Emretmek kitaplarını, en eski Tarihe Emretmek sözleri ve alıntılarını, en eski Tarihe Emretmek yazarlarını, en eski Tarihe Emretmek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Önce sadece iyi niyetler vardı: “Kemalist tanımından vatanı savunan bir insanı anlıyorsak bütün halk Kemalistlerden oluşur ve Mustafa Kemal liderleridir.”34 Bu, sorunu iyice belirgin hale getiren bir ibaredir. l919-1920’de Heyet-i Temsiliye ve 1920’den itibaren Ankara’da toplanan Büyük Millet Meclisi' bu tür bir ikameydi, keza Mustafa Kemal’in
Bolşevik iktidarın tesadüfen diktatörlüğe yönelmedigini, zaten başından beri bu egilimi içinde barındırdığını ispatlamak bu bölümün işi olmamalı, çünkü bu zaten yeterince anlatılmış bir hikâye. Bolşevik hareketin toplum tasavvurunun dışlayıcı bir temele dayandığı başlangıcından beri aşikârdı. Sınıf düşmanını tanımlayan kavramlarla iş görüyorlardı. Bu kümeye dahil olanlar --aristokratlar, iş adamları, burjui (burjuvalar), kulak denen zengin çiftçiler, “orta sınıftan” entelektüeller, her dinden ve her kademeden din adamları-- Bolşevikler ve sempatizanlarının zor kullanarak uyguladıkları politikaların ve bir ortak paydada birleştirilemeyecek sayısız şiddet eyleminin sonuçlarına katlanmak zorunda kaldılar. Zorla göç ettirme, baskı, öldürme ve seçme hakkından mahrum bırakma Sovyet Rusya toplumunun sadeleştirilmiş bir toplumsal profile bürünmesine yol açtı.
Reklam
Etnik veya milli bir “kimlik” -bu kavramın ardında ne saklandığından bagımsız olarak- sahibi olunmadan yaşanan bir hayat da böyle bir kimlikle yaşanan bir hayat kadar zenginleştirici olabilir. Keza ulus kavramının, Avrupalı entelektüellerin geç bir dönemde yaptıkları ve ölümcül sonuçlar doguran bir buluş olduğu da zaman zaman hatırlanmalıdır. Önce Avrupalılar, ardından diğer kıtalarda yaşayanlar, milliyetçi ideolojileri öğrenmekle geçirilen birkaç seneden sonra, dil ve din bakımından gerçekten mevcut bulunan, tarih ve kültür bakımındansa anlatısal bir temele dayanan farklılıkların ve coğrafı yönden güya tartışılmaz görünen yerleşim bölgelerinin, bir taraftan tanımlanan ulusa dahil olmayanları dışlamak, zorla göç ettirmek ve katletmek için, diğer taraftan bu ulusa dahil olanları türdeşlerden oluşan bir toplumsal cemaate tıkıştırmak ve bu cemaati günbegün bir halkoylamasıyla yenilenmeye zorlamak için yeterince sebep sunduguna inandılar. Milliyetçilik, ortaya çıkmasıyla insanlık tarihinde yeni bir sayfa açtıgı iddiasındaydı. Ulus-devlet denen yapının oluşmasına vesile oldu; ulus-devletler karışık ahalileriyle aslında ulus-devlet degildiler ama öyleymiş gibi yapıyorlardı. Miras aldıklan sorunlardan hiçbirine çözüm getiremediler, ama milliyetçiler sorun olarak gördükleri kanlı canlı insanları ortadan kaldırdılar. Zorla göç ettirmeler devam etti, degişen sadece bunların nasıl haklı gösterildigiydi. Barbarlıgın bu biçimi daha uzun bir süre ilerIeme olarak algılanacaktı
Mustafa Kemal’in ve Birinci Grup’a dahil mebusların Ikinci Grup üyeleri ile ilişkileri çok pürüzlüydü. 1923 yılındaki seçimlerde yapılan ciddi manipülasyonlar yüzünden Ikinci Grup’tan sadece bir milletvekili sandalyesini koruyabildi. Ikinci Grup’un başı Ali Şükrü Bey’in daha önce de anılan eski çeteci Topal Osman tarafından, -ki hadise vuku
Sayfa 172
1925/26’da Italya’da dört suikastçı Duce‘yi öldürmeye çalıştı. Bunların 1926 Kasım’ındaki sonuncusu hâlâ gizemini korur. Saldırgan olduğu iddia edilen 16 yaşındaki gencin hemen oracıkta faşistlerce linç edildigi hadisenin bir mizansenden ibaret olması, hiç de yabana atılmayacak bir olasılıktır. Faşist hükümet her halükârda, suikast denemelerinin
Atatürk “teklifsiz davranılabilen” bir lider degildi. Gerçi halkın karşısına çıkmaktan çekinmezdi ama kalabalıkların içine karışmazdı. Fotograflarında kitle içerisinde hiç görünmez, daha; ziyade küçük grupların ortasında görüntülenmiştir.49 Sîvil kıyafetle resimler çektirmişti, askıya kaldırdığı askerî üniformasını sadece belirli bazı vesilelerle giydi. Elinde sigarasıyla yazlık birtakım elbiseyle, karısıyla -erkeklerin eşleriyle fotograf çektirmeleri Türkiye’de tamamen yeni bir hadiseydi- , modaya uygun yürüyüş asasıyla frak giymiş olarak, golf pantolonu ve kasketiyle, fikirdaşlarıyla sigara içip tartışırken bir dizi resmi vardı, fakat ikonografik bir tarzda halkla samimiyet aramanın her türü ona yabancıydı. Bir Avrupalı gibi davranıyordu. Deve güden köylülerle otururken, Avrupai kıyafetleriyle, geleneksel giysileri içindeki bu adamlardan farkını hemen belli ediyordu. Bu tavır heykellerinde de görünür. Ilk heykeli 1926 yılında eski başkent Istanbul’da; tarihin her devrinde çok milletliligin cisimleşmiş hali kabul edilen, 1453’ten beri, yani 400 senedir sultanların oturdugu ve Mustafa Kemal’in başkenti Ankara’ya taşıyarak sırtını çevirdiği bu şehirde dikildi.
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.