Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihin Cinsiyeti

Fatmagül Berktay

En Eski Tarihin Cinsiyeti Gönderileri

En Eski Tarihin Cinsiyeti kitaplarını, en eski Tarihin Cinsiyeti sözleri ve alıntılarını, en eski Tarihin Cinsiyeti yazarlarını, en eski Tarihin Cinsiyeti yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kendini bilmek, başkalarını bilmenin ve yorumlayabilmenin koşuluysa, başkalarını bilmek ve yorumlayabilmek de kendini bilmenin koşulu."
"Farklılığa değer vermek, etkileşime ve değişime açık, değişimi teşvik eden bir kamusal alanda yapılmadığı zaman ya yavan bir hoşgörüye, ya da etrafımıza kale duvarları çekmeye yol açıyor."
Reklam
Postmodernist tarih eleştirisi
"Tarihçi bir yorumcudan, her tarih yazımı da bir "anlatı"dan ibaretti. Dolayısıyla bu anlatının, geçerlilik ya da doğruluk açısından başka anlatılara herhangi bir üstünlük iddiası olamazdı. Böylelikle, tarih ile yapıntı arasındaki fark siliniyor ve belki de bir kez daha klasik anlayışa dönülerek tarih, esas olarak bir yorum ve üslup sorununa indirgeniyor, edebi bir janra dönüşüyordu. Tarihçilik, sonuç olarak,bilimsel kaynaklar üzerinde çalışan bir edebiyat dalından başka bir şey değilmiş gibi görünüyordu."
Tarih yazmak: bir iktidar edimi
"Kolektif bilinçaltını bir yana bırakacak olursak, toplumun organik belleği yoktur ve dolayısıyla her toplumun olayların kaydını tutan birine (eski Mezapotamya'da rahipler, geleneksel toplumlarda vakanüvisler, modern toplumda tarihçiler vb.) ihtiyacı vardır. Ancak, olayların kaydının tutulması demek, aynı zamanda onların seçmeye ve yorumlamaya tabi tutulması demektir. Bu anlamda, her türlü tarih, geçmişin bir "yeniden kurgulanması"nı içerir ve dolayısıyla kolaylıkla bir ideolojik aygıta dönüşebilir."
"Yaşantılarımız, geçmişte olanlar tarafından, kararlarımız da geçmişte olduğuna inandığımız şeyler tarafından belirlenir. "
John Stuart Mill der ki
"Doğal olmayanın yalnızca alışılmış olmayan anlamına geldiği, alışılmış olan her şeyin de doğal gözüktüğü bir gerçektir. Kadınların erkeklere bağımlı olması evrensel bir gelenek olunca da, bu gelenekten herhangi bir uzaklaşmanın doğaya aykırı gibi gözükmesinden daha doğal bir şey olamaz. "
Reklam
Condorcet der ki
"Ya insan ırkının hiçbir üyesinin hiçbir gerçek hakkı yoktur, ya da hepsi aynı haklara sahiptirler; dini, rengi, ya da cinsiyeti ne olursa olsun bir başkasının haklarına karşı oy kullanan kişi, böylelikle kendi haklarını tehlikeye atar. "
Charlesworth
"Ulusal ya da uluslararası düzlemde siyasal iktidarı elinde tutan bütün birimlerde erkeklerin uzun süreli egemenliği, geleneksel olarak erkeklere özgü konuların, genel insan konuları olduğuna, buna karşılık kadınlara özgü olanların da ayrı ve sınırlı bir kategori oluşturduğuna inanılmasına yol açmıştır... Kadınların deneyimleri -yasa yapan forumlarda kadınların eşit temsilinden başlamak üzere- uluslararası hukuk düzenimin esas akışına doğrudan dahil edilmedikçe, uluslararası insan hakları, evrensel olarak uygulanma iddiasını yitirir. "
Sayfa 59 - Charleswort, Human Rights as Men's RightsKitabı okudu
Avrupa Konseyi Tutanakları, 1992
"Toplumun değişmez öğelerinden biri, kadınlar ve erkekler tarafından oluşturulmuş olmasıdır. Kadınlar, erkeklerle birlikte, içinde yaşadıkları toplumun örgütlenmesini ve işleyişini, topluluğun çıkarını gözetecek biçimde, belirleme hakkına sahip olmalıdırlar. İnsan haklarının korunmasına yönelik başlıca uluslararası belgelerde ve birçok Avrupa ülkesinin anayasalarında insan varlığının eşit değerinden ve onurundan söz edilse bile, çeşitli yapılarda ve süreçlerde devam eden kadınların (aileden başlayıp bütün bir karar alma mekanizmasına yayılan) de facto eşitsizliği durumu, çoğulcu demokrasinin gerçek anlamda kurulmasını engellemektedir. Kadınların ve erkeklerin toplumun işleyişinde sorumluluk üstlenmeleri, gerçek demokrasinin ve daha adil bir topluma ulaşmanın ön koşulu olarak kabul edilmelidir. "
Sayfa 63 - Conference on Equality Between Women and Men in a Changing EuropeKitabı okudu
"Liberal paradigmada bireyin soyut, sahte bir evrensellikle donanmış ve nötr; sınıftan, toplumsal cinsiyetten, ırktan ve cinsellikten sıyrılmış bir "insan" olarak kavramsallaştırıldığı doğrudur. Ancak,cemaatçi ideolojinin ve eli her yere uzanan kapsayıcı bir devletin egemen olduğu bir toplumda, en fazla ezilenler kadınlar, etnik azınlıklar ya da siyasal muhalifler gibi geleneksel olarak güçsüz olan gruplardır; çünkü toplum onlar üzerindeki denetimi, kimi zaman "devletin çıkarları" kimi zaman da "toplumsal ahlakı koruma" adına meşru görür. Böylesi durumlarda en kolay ayaklar altına alınabilen, kadınların özerk varoluş ve bireylik haklarıdır.
638 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.