Bazı devletlerin, uluslararası sözleşmelerin kendi kültürel haklarına müdahale anlamına geldiği iddiasını öne sürmesi, hep aynı sonucu veriyor; Kadınlara eşit haklar tanınmasının engellenmesi.
Nitekim, tarihin "ne için" olduğu sorusuna, tarihçi R.G. Collingwood, "insanın kendini tanıması için" cevabını verir: Hem kendisini başkalarından ayıran, hem de kendisini o kişi yapan şeyleri tanımak için... Kendimizi tanımak ise, ilk önce "insan" olmak ne demektir onu bilmek; ikincisi olduğumuz insanı, başkasına benzemeyen yönlerimizi, yani farklılığımızı bilmek, sonra da neler yapabileceğimizi bilmektir. Hiç kimse, denemeden neler yapabileceğini bilemeyeceğine göre, ne yapabileceğimize ilişkin tek ipucu, geçmişte başka insanların neler yaptıklarıdır.
İçinde yaşadığımız dünyanın, kültürel bakımdan parçalanmış olması onun aynı zamanda Tek bir dünya olmasını ortadan kaldırmıyor - bütün farklılıklarıyla tüm ezilenlerin paylaştığı tek bir dünya!