Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihten Günümüze Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler

İsmail Özcan

Tarihten Günümüze Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler Gönderileri

Tarihten Günümüze Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler kitaplarını, Tarihten Günümüze Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler sözleri ve alıntılarını, Tarihten Günümüze Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler yazarlarını, Tarihten Günümüze Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanı esas rahatsız eden küçük şeylerdir. Koca bir dağın tepesine oturabilirsin de bir iğnenin tepesine oturamazsın.
Benim geçmişim bir çöplüktür, çöplükleri ise sadece köpekler karıştırır.
Reklam
MANİLİ MEKTUP Anadolu’da bir köyde, bir delikanlı davullu zurnalı düğünle evlenmiş. Düğünden bir ay sonra da askere gitmiş. Aradan on ay geçmiş ama köyden yeterli haber alamamış. Merak ettiği konu çocuğunun olup olmadığı. Hanımı okuma yazma bilmez, geleneğe göre babaya da böyle şey sorulmaz. Nihayet babasına yazdığı bir mektupta dereden tepeden söz ettikten sonra sonuna bir mani iliştirmiş: “Güzel mektup gez de gel Bizim köye var da gel Bir iken iki olduk Üç olduk mu sor da gel.” Baba tahsilli biri değil ama çarıklı kurmay. O da cevabî mektubunda havadan sudan bahsettikten sonra oğlunun sorusuna bir mâni ile cevap vermiş: “Bir dalda iki kiraz Böyle mektup yine yaz Tarla mahsul vermedi Gelecek yıl yine kaz.”
BİZ MÜSLÜMANIZ DOMUZ ETİ YEMEYİZ Kafkas kartalı diye anılan Şeyh Şâmil, Çarlık Rusyası’nın düzenli ordularına karşı Kafkasya’nın bağımsızlığı için bir avuç fedakar ve sadık adamıyla uzun yıllar mücadele vermiş bir lider ve kahramandı. Çarlık Rusyası’nın her imkâna sahip orduları karşısında insan da dahil eksilen hiçbir şeyi yerine koyamadığı için sonunda mağlup olmuş ve Ruslara esir düşmüştü. Fakat Rus Çarı onu, cesaret ve kahramanlığına hayranlığından dolayı bir esir gibi değil, bir misafir gibi karşılamış. Üstelik sarayında Şeyh Şamil için bir de ziyafet düzenlemiş. İmam Şamil, bu ziyafet sırasında, yıllardır savaş meydanlarında bulup yemesine imkan olmayan yemeklerle karışlaşınca öylesine iştahlı yemek yemiş ki Rus Çarı bir aralık “Yahu bu adam beni de yiyecek.” demekten kendini alamamış. Şeyh Şamil bunu duyunca çekinmeden karşılık vermiş: “Elhamdülillah biz Müslümansız, domuz eti yemeyiz!…”
SAĞANAK Eski Yunan filozofu Sokrat’ın karısı son derece geçimsiz, çenesi alabildiğine düşük biriymiş. Bir gün Sokrat’a verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiçbir tepki göstermiyor, bir kova suyu başından aşağı boşaltmış. Sokrat, — Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum, demiş.
BATAKLIK Osman Yüksel Serdengeçti, hayatının büyük bölümünde yayıncılıkla (kitap, dergi vs.) meşgul olmuştur. Bu işi yaparken hiçbir zaman kalifiye bir ekibe sahip olmamış, genellikle lise ve üniversite öğrencilerinden yararlanmıştır. Çalışmalar sırasında öğün vakti geldiğinde yemek işini lokantaya falan giderek değil de matbaada mütevazi bir şekilde idare ederlermiş. Sözgelişi, mevsim yazsa yemek listesi fırından yeni alınmış ekmek ve bol domates salatasından oluşuyormuş. Bu yemekle doymaya çalıştıkları bir gün, yemekte bulunan bir delikanlı, taze ekmekten kopardığı büyük parçaları salatanın suyuna sünger gibi bandırıp atıştırıyormuş. Osman Yüksel bakmış salatada su diye bir şey kalmayacak (çünkü herkesin ona ihtiyacı var) genci ikaz etmiş: — Ulan kerata, bataklık mı kurutuyorsun, biraz yavaş ol!
Reklam
BİRAZ NEFES Yahya Kemal’e yakıştırılan esprilerden bir de şudur: Yahya Kemal iri gövdesiyle çok sevdiği Boğaz içinde bir yokuşu tırmanırken yorulmuş. Hemen yolu üzerindeki bir bakkal dükkanının önündeki tabureye ilişmiş. Bakkal, Yahya Kemal’i yağlı bir müşteri sanarak sor| muş: — Bir şey mi alacaktınız? — Evet efendim, müsaade ederseniz biraz nefes alacağım.
ARABA Necip Fazıl’a sormuşlar: — Üstat, sizin özel arabanız yok mu? Cevap vermiş: 10 — Olacak ve ona en son bineceğiz
HİLTON Şair ve yazar Arif Nihat Asya’nın (1900-1975) İstanbul’da, uluslararası standartlarda Hilton’dan başka otel bulunmadığı dönemlerde yazdığı bir dörtlük şöyle: “Bir kafileyiz zavallıdan yoksuldan, Nidelim üstün yaratılmış kul kuldan; Eller seyreder İstanbul’u Hilton ‘dan, Biz seyredeniz Hilton’u İstanbul’dan.”
EV Abdülhak Hamit, bir gün Beyoğlu’nda kendi adı verilmiş olan bir sokaktan geçerken içini çekerek şöyle demiş: — Aah, ne olurdu şu sokağa benim adımı vereceklerine, buradan bana bir ev verselerdi!..
128 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.