Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri 1

Kadir Mısıroğlu

Quotes

See All
Gadiru Humm, Mekke ile Medine arasında küçük bir gölün bulunduğu bir yerin adıdır. Hz. Peygamber, Veda Haccından dönerken burada konaklamıştı. Hz. Peygamber, Hz. Ali’yi yanına çağırdı ve onun elini tutup kaldırarak şöyle buyurdu: “-Ben kimin mevlâsı isem, bu (Ali) de onun mevlasıdır.” Daha sonra ellerini açarak şu duayı okudu: “-Allahım, onu seveni sev; ona düşman olana düşman ol!” Şii geleneğinde, bu vak’ayla Hz. Ali’nin ümmete sadece veli ve vasi değil; aynı zamanda imam ve halife tayin olunduğu ileri sürüldü. Diğer taraftan Hz. Peygamber’in sözünde geçen “mevlâ” dost, efendi, arkadaş ve veli demektir. Hz. Peygamber, her müslümanın velisidir, dostudur. Hz. Ali ile olan münasebeti de böyledir. Ayrıca Hz. Ali’nin torunu Hasan el- Müsenna’ya Gadiri Humm hadisi hakkında sorulmuş; ama o: “…Fakat bununla emirliği ve sultanlığı kastetmedi.Öyle demek istemiş olsa idi, bunu açıkça söylerdi; çünkü Resulullah, Müslümanların en fasih olanıdır…” demiştir.
İmam Eş'ari'nin son nefesinde şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Şahit olunuz, ben ehl-i kıbleden hiç kimseyi bir hata sebebiyle tekfir etmem."
Sayfa 386Kitabı okudu
Reklam
Kalenderîlik ve bu nam altında anılan bütün gruplar, zamanla Bektaşîlik içinde eriyip ortadan kalkmışlardır.
Bugün Yezidîler, her şeye kâdir bir Allah’ın varlığına inanmakla birlikte Şeyh Adiy’in, onun bir meleği olduğunu iddia ederler.Zira onlara göre Allah (Huda), insanlar sapıttıkça meleklerden birini insan suretinde Dünya’ya gönderir.Şeyh Adiy, hatta Melek Tavus yani Şeytan da bunlardan biridir. Yezidîler, halen Tiflis, Erivan ve Halep’in köylerinde, Musul ve Bağdat civarında, Türkiye’de ise Midyat, Viranşehir, Kurtalan, Batman ve Hakkari’de yaşamaktadırlar.Nüfuslarının en fazla yarım milyon kadar olduğu tahmin edilmektedir.
Vehhabilik
Vehhâbilik, Harran'da 1263 yılında doğmuş bulunan İbn-i Teymiye'nin fikirlerini esas ittihaz eden Muhammed b. Abdülvehhab (1703-1787) tarafından başlatılmış olan bir yarı dinî, yarı siyasî harekettir. "Yarı dinî, yarı siyasí" dememizin sebebi, Suud Ailesi'nin Vehhâbîliği benimseyerek onu Osmanlı'dan kopmak için fikrî bir bahâne olarak kullanmış bulunmasıdır. Bazılar Vehhabîliği bir mezhep kabul ettiği hâlde, biz "hareket" diyoruz. Çünkü Vehhabîlik'te ictihad gerektiren her meseleye dâir bir görüş mevcut değildir. Onlar daha ziyâde "bid'at karşıtı" olarak bilinirler. Hâlbuki bid'atler "bid'at-ı hasene" ve "bid'at-ı kabîha" olarak ikiye ayrılır. Bidat-ı hasenenin, (minâre ve tespih gibi) sünnetin mazmûnunda mevcud olduğu kabul edilir. Suud Devleti'nin kurucusu Abdülvehhab'ın eniştesi idi. Suud Ailesi, Abdülvehhab gibi Arabistan'ın Necid Bölgesi'nde yaşıyordu. Burası ulaşımı güç, göz önünde olmayan bedevîlerle meskûn bir yerdi.
İslam inkılabı, dindarlarla hareket eden solcularla birlikte gerçekleştirilmiş olduğu halde Humeyni onlara makam ve mevki vermekte nekes davranmıştı.Bu durum, solcular arasında huzursuzluğa sebep oldu.Buna bir de “şah taraftarı” denilerek idam edilen binlerce insanın akrabaları arasındaki şikayetler eklendi.Zira başta Şah’ın generalleri olmak üzere birçok insanın ellerine otomatik silah verilerek “devrim muhafızı” ilan edilen 16-17 yaşındaki gençler tarafından bilâ muhakeme kurşuna dizilmeleri huzursuzluğu arttırdı. 4 Kasım 1979 tarihinde solcu gençler, Humeyni’yi müşkil bir durumda bırakmak için Amerikan Büyükelçiliğini bastılar ve personeli rehin aldılar. 444 gün süren bu hareketin muhtemel gayeleri şunlardır: 1- Kendilerine makam ve mevki verilmemesinden dolayı muhalif tavır aldıkları Humeyni ile aralarındaki ihtilafı alenileştirip büyütmek. 2- Humeyni’nin CIA tarafından desteklendiğine dair buradan elde edebilecekleri birtakım vesaiki, ona karşı kullanarak idarede söz sahibi olabilecekleri mevkiler elde etmek. 3- Amerika bu sebeple bir müdahalede bulunursa buna karşı Rusya’dan yardım talep olunarak ülkenin yeniden komünizme râm olmasını sağlamak. Humeyni’nin sessiz kalması sebebiyle birinci, Amerikalıların Humeyni’nin ülkeye dönmesinden önce bu husustaki her delili ortadan kaldırmış olması sebebiyle de ikinci gaye gerçekleşmedi.Fakat üçüncü şıkta zikrettiğimiz gaye, az kalsın gerçekleşiyordu.
Reklam
Humeyni'den taraf olanlar
Sahabiler, âyetlerle medhü sena edildiği halde, bunlar, onların pek çoğunu -hâşâ- kâfir ilan etmektedirler. Hele Hz. Ömer ile Hz. Osman, bunların en büyük düşmanlarıdır. O Ömer ki, İran’ın Mecusilikten kurtulmasına sebep olmuştur.Yani İran fatihidir. Ateşe secde eden başlarını Allah’a çevirmekle onlara fenalık mı etmiştir ki, onu şehit eden Mecusi Ebu Lü’lü’ye Tahran’da türbe yapmışlardır.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.