Tartışmalar

Muhammed Kutub

Quotes

See All
Hadis-i Şerif
Allah'ım! Bize hakkı hak olarak göster ve bize ona uymayı nasip et. Bize bâtılı da bâtıl olarak göster ve bize ondan uzak durmayı nasip et."
Sayfa 11 - Beka YayıncılıkKitabı okudu
Robert Briffault, İnsanlığın Yapısı (Making of Humanity) adlı eserinde şunları söylüyor: "Şüphesiz bilim, Arap uygarlığının modern dünyaya cömertçe sunduğu en önemli armağanı olmuştur. Fakat mahsulleri geç olgunlaştı. Arap kültürünün İspanya'da doğurduğu deha, ancak o uygarlığın karanlık bulutlar arkasına gizlenmesinden uzun bir süre sonra ayağa kalkabilmiştir. Hatta İslâm uygarlığının daha başka pek çok etkeni Avrupa hayatına ilk ışınlarını göndermiş bulunuyordu. Avrupa'daki yükselişin yönlerinden her birini kesin bir şekilde İslâm kültürünün etkenlerine bağlamak kesinlikle mümkündür. Şüphesiz bu etkenler en açık ve en önemli bir su rette modern bilim adamının değişmez ve farklı bir gücünü teşkil eden o gücün ortaya çıkışında yani onun yükselişinin güçlü kaynağında kendisini göstermektedir. Bundan maksadımız ise tabiî bilimler ile bilimsel araştırma ruhudur."
Sayfa 28 - BekaKitabı okudu
Reklam
Müslümanlar, Avrupa'dan asırlarca önce şeylerin meydana gelmesini sağlayan sebeplerin bulunduğunu öğrenmişlerdi Fakat bu, onları Allah'a inkara götürmedi ve bilimi dine alternatif olarak görme noktasına itmedi. Çünkü sebepleri yaratanın her türlü eksiklikten münezzeh olan- sebepleri meydana getiren olduğunu ve onları bu şekilde onun icra ettiğini idrak ettiler. Sebepleri tanımak, Allah'tan uzaklaşmalarını değil ona yakınlaşmaları artırdı.
Sayfa 116Kitabı okudu
Hangi İslâm'ı kastediyorsunuz? Klasik Islâm mi, orta çağların Islâm'i mi yoksa çağdaş Islâm mı? Hem hangi Islâm çağdaştir? Selefi Íslâm mi yoksa liberal Islâm mi? (Biz de kendiligimiz den şunu ekliyoruz. Bölgede genelleştirilmek istenen Amerikan Islâmi mi?) Biz diyoruz ki: Her şeyden önce bu ayrımlar kabul edilemez. Çünkü bunlar, İslâm'ın şeklini sulandırmak ve İslâm'ın, özel niteliklerinden hareketle tanınması mümkün olan sabit ve tek bir şey olmadığı; aksine onun, birbirinden farklı suret ve şekiller olduğu ve hepsinin de İslâm olduğu yanılgısını vermek için oryantalistlerin kitaplarında şuraya buraya serpiştirdikleri ayrımlardır.
Laiklere diyoruz ki: Taklitçi kölenin olumlu iş yapabilecek gücü bulunmaz. O sadece olumsuzlukları yapabilir. Çünkü bütün bunlar, bağnı çözmekten daha fazla bir şey gerektirmez. Olumlulukları yapabilmek ise samimi bir kararlılığı, ciddi bir çalışmayı ve çaba ve gayret ortaya koymak için israrlı faaliyeti gerektirir. Taklitçi köle ise köle olması sebebi ile bunların hiçbirine sahip olamaz. Bunun delili ise Batı'nın taklit edilmesi ve onun eteklerine yapışılması çabasının bir yüzyılı aşan bir zamanlık deneyimidir. Bu durum zayıflığımızı, zilletimizi ve diğer insanlar nazarında de ğersizliğimizi artırmaktan başka bir işe yaramadı. Şimdi onlara meşhur Ingiliz tarihçisi Toynbee'nin geçen asrın ellili yıllarının başlarında söylediği şu doğru sözünü hatırlatmak istiyoruz: "Türk insanını dinini terk etmesi için kovalayıp durduk, ona hep hücum ettik. Çünkü o adeta yabani domuzlarmışız gibi bize yukarıdan bakıyordu. O, dinini bırakıp bize uyunca biz de onu küçümsedik. Çünkü artık onda verecek bir şey kalmamıştı." Yanılgılarında gafletle uyuyan ve modernizmin Batı'ya uydukları takdirde Batı'nın kendilerine saygı duyup onlara kendilerinin dengi imiş gibi davranacağını zanneden kimseleri uyandırmak için bu doğru söz yeterlidir.
Sayfa 125 - BekaKitabı okudu
Bilimsel Akılcılığın Doğuşu ve Din
Daha önceleri Kilise'nin ve Kilise adamlarının elinde bilinen anlamı ile "bir bilim" yoktu. Kilisenin bu kâinattaki her şey hakkında verdiği cevap, "bunu Allah böyle yarattı" demekten ibaretti. Allah'ın her bir şeyi insanın gördüğü bu şekil üzere yaratmış olduğu özü itibari ile gerçektir. Fakat böyle bir cevap, eşyanın insan zihninde kapalı kalmasına sebep olur ve eşyanın hiçbir hareketini, hiçbir değişimini ve meydana geliş sebeplerini açıklayamaz. Fakat Newton, bütün bunların ötesinde birtakım nedenler olduğunu keşfedince bu keşfi Avrupa'nın kuramına büyük bir darbe oldu ve onu derinden sarstı. Bu sarsıntıları sırasında ise şu iki gerçek arasında bir çelişki bulunmadığını idrak edemedi: Eşyanın hareketi ve değişimlerinin arkasındaki birtakım sebeplerin varlığı ile Yüce Allah'ın bunları hareket edip değişikliğe uğradıkları bu şekilde yaratmış olduğu gerçeği arasında bir çelişki bulunmadığını idrak edemedi. İşte bu tutum nedensellik yasasından etkilenen Avrupa aklını, nedenselliği Allah'ın alternatifi, bilimi de dinin alternatifi olarak görmek noktasına getirdi. Böylelikle akılcılık, dine düşmanlık eden "bilimsel bir akılcılık" halini aldı.
Sayfa 72 - Beka YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İslam düzenin şemsiyesi altında adaletin en büyük teminatı şeriatın uygulanmasıdır. Meşruiyetinin temelini onun gereklerini yerine getirmekten alan İslâmî yönetimin gerçek ve temel görevi de zaten budur.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.