Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli Tepe Posts
You can find Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli Tepe books, Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli Tepe quotes and quotes, Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli Tepe authors, Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli Tepe reviews and reviews on 1000Kitap.
Göbekli Tepe'de de Şamanların aktif olduğunu kısmen düşünebiliriz. Acaba ilginç bir şekilde insan gibi çöken, dans eden turna yaratıklar da mı bu Şamanist bağlamın içinde?
Belki de turna, aslında bir turna değil de kılık değiştirmiş bir insan. Çünkü bir süre sonra "insan dizlerine" sahip olan daha başka turna kabartmaları da keşfedildi. Bu konuya ileride yeniden değineceğiz, ancak temelde bu görüngülerin Şamanizm ile olan ilişkisini de gözden ırak tutmamak lazım.
"Taş Çağı avcılarının kutsal dağında bundan sonra yapılacak çalışmaların, dönem hakkında bilgi dağarcığımızı geliştirmekte önemli bir rol oynayacağı kesindir."
Göbekli Tepe ve Göbekli Tepe ve Tanrıların Doğuşu'den sonra bu kitapla Göbekli Tepe okumalarımı tamamlamış bulunmaktayım. Geçtiğimiz haftalarda bizzat giderek yerinde de gördükten sonra kafamda pek çok şey oturdu. Bu okuma sırasını hedefleyen diğer meraklılara da tavsiyem, yalnızca Klaus Schmidt'in kitabını okumaları, diğer iki kitap ile zaman kaybetmemeleridir. Sebebini merak edenler diğer iki kitaba yazdığım yorumları okuyabilir.
Klaus Schmidt gerçek bir bilim insanı. Kitabın her satırında bu kanaatım güçlendi. Diğer kitaplardaki gibi masalları kaynak edinip kafasında kurduğu fantazmaları okura dayatmamış. Ne gördüyse, ne bulduysa onu anlatmış. Yer yer görsel tasvirler kafanızda canlanmadıysa da kitaba eklenen canlı, renkli fotoğraflar bu eksiği kapatmış.
Dünyanın kaybettiği büyük bir biliminsanı olduğuna inandığım Klaus Schmidt'in bu kitabını, konuya amatör veya profesyönel olarak ilgi duyan herkesin okuyabileceğini düşünüyorum. Zaten kitap da özellikle çok bilgiyi kısa zamanda vermek üzere yazılmış.
01.05.2018
M.Ö. 11. ve 1 2 . binyıl haritalannda Yukarı Mezopotamyanın merkezi bütünüyle boştur. Ancak bu durumun sa dece araştırma tarihiyle ilgili olduğu kesin gibidir; çünkü birkaç yıl öncesine kadar da Urfa'da
Çanak Çömleksiz Neolİtik Çağ'a ait buluntu yerleri neredeyse yok gibiydi. Ancak artık, Fırat ve Dicle'nın akıntıları ve Toroslar'dan gelen
çok sayıdaki nehir koluyla kalıcı bir geçi m kaynağı için güvence su
nan, böylesine bereketli bir bölgenin Buzul Çağı'nın sonunda hiç yerleşim görmemiş olmasını düşünmek zordur.
Benim gibi Eski Çağ Tarihi araştırmacısı ve meraklısı olan biri için paha biçilemez olan bu eser İnsanlık tarihinin en eski ve önemli yapısı olan GöbekliTepe de ilk kazıları başlatan incelemesini yaptığımız eserin yazarıdır Bu sayede eser benim için daha da kıymetli hale gelmiştir
Henüz çanak çömlek yapma, fırınlama kültür ve tekniğinden çok
uzak olunduğu bir dönemde, bütün bunların, çok farklı bölgelerde
yaşayan insanlan yakından ilgilendimıiş olması dikkat çekicidir. Göbekli Tepe'ye adım atmadan önce, M.Ö. 10. binde atalarımızın ulaştığı gelişmiş ve bileşik bir kültür basamağıyla karşı karşıya olduğumu-za kendimizi alıştırmalıyız. Bu arka planla, o zamanlar Göbekli Tepe'de neler olup bittiğini anlamak daha kolay olacaktır
Yaklaşık 12.000 yıl önce, Fırat ve Dicle Nehirleri arasında kalan bölgede, insanlık tarihinin en önemli değişimlerinden biri yaşanmaktaydı. İnsanoğlu avcı-toplayıcı bir yaşam tarzından, yerleşik hayata, çiftçi-üretici düzene geçmek üzereydi.
Bir ziyaret yerinin varlığını açıkça belli eden tepenin zirvesindeki ağaca bakıyoruz. Göbekli Tepe'yi bulduğumuzdan emindik. Daha uzaktan bakıldığında bile, buranın şimdiye
kadar bilinen yerlerle karşılaştırılamayacak bir yer olduğu belli oluyordu. Platonun en yüksek noktasında yükselen Göbekli Tepe, sanki bu
çevreye ait değilmiş gibi göze batıyordu.
Sayfa 20 - Arkeoloji ve Sanat YayınlarıKitabı okudu