Oğuzcan, yaşadığı çağı objektif olarak yansıtmaya çalışmış. Bir bakıma, Türkiyemizin siyasal ve toplumsal aynasıdır bu kitap.
Zor iştir şairlik, hele hiciv şairliği. Hatalı bir devlet
adamını ya da ünlü ve güçlü bir politikacıyı en açık, en
vurucu bir biçime hicvedebilmek için şairliğin, hazırcevaplığın ve zekanın yanı sıra yürek ister her şeyden önce.
Kolay değildir; kişilerin kusurlarını yüzüne vurmak, sırasında yerin dibine batırmak ve belki de zaman içinde unutulup gidecek bir yanlış ya da gelişigüzel söylenen saçma
bir sözü dile düşürmek ... Nerden bakarsanız bakın; şaka, alay, gırgır, takaza, aşağılama ve hatta küfür yerginin temel unsurları olmuşlardır.
Bu yüzden; edebiyat tarihimize baktığımız zaman idam edilen, derisi yüzülen ve en azından diyardan diyara sürülen birçok hiciv şairine rastlıyoruz. Figani, Nesimi, Pir Sultan Abdal, Nef-i ve Mantiki'nin ölümleri; yaşadıkları çağın ve onların ölümlerine neden olan devlet adamlarının silinmez utancıdır elbette.