Taşları Yemek Yasak kitaplarını, Taşları Yemek Yasak sözleri ve alıntılarını, Taşları Yemek Yasak yazarlarını, Taşları Yemek Yasak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Görüldüğü üzere her şeyi açıklıyormuş gibi görünen bir genelleme kelimelerin nasıl anlaşılması gerektiği sorgulanınca sadece bazı niyetler için uygun bir mazeret durumuna geçiyor ve açıklayıcı olma vasfını bütün bütün kaybediyor,. Genellemeler herkese doğruymuş gibi göründüğü sırada insanların anlaşmalarını kolaylaştıran ortamın birer birimi haline gelecekleri yerde, tam tersine insanların aynı kelimelerde birbirlerine saldırdıkları bir kargaşalığın başlangıcı olabilmektedir.
Müslüman için önemi en belirgin olan din hükümleri "yap" yönünde olanlardır. Bu yüzden Müslümanlar hayatlarının tamamen mahvolduğunu düşünecek noktaya gelmezler.
Bir sözün bize ne söylediğini anlamaya çalıştığımız zaman düşünmeye başlamış sayılırız. Oysa insanların çoğu sadece bir güçlükle karşılaştığı zaman düşünür.
Allah'ın dediği oldu : Toplum örgüsü insanı şerefinden mahrum bir konuma yerleştirdi. Ellerimizin mahsulü ürünler bize tekaddüm ediyor. İnsan kendi soyundan gelen ferdlere yabancı kaldığı kadar kendisin de bağlı olduğu soya duyarsız. Yani usul ve füru arasındaki bağ ancak toplum kurumları aracılığıyla kurulabiliyor. Kölelik azad edilebilme imkanı ortadan kaldırılmış şekliyle teessüs etti. Alışveriş sadece insanları zincirleyen malların alımı ve satımı haline girdi. İnsanlar ev diye kendilerini delirtecek mekanları tanıyorlar. Çalışma diye bildikleri şey ne kendilerinin ne de bir başkasının anlam veremediği bir yorulma yolu. Eğlence zamanı sandıkları şey şahsiyet bozukluklarının teşhir edildiği dönemler. Bu çarpık mecburiyetlerin sayısı çoğaltılabilir. Belki her şeyden önemlisi insanların felaketlerini büyük bir telaşla arzulamalarıdır. Dolap böyle dönüyor. Nefret ettikleri şeyler için bütün güçlerini harcamaya hazır insanlar. Eğlencede eğlenmediklerini biliyor, ama buna kendilerini mecbur hissediyorlar. Çalışma alanlarının kendilerine ne büyük tahribat yaptığının farkındalar, ama büyük bir işsizlik korkusu içindeler. Konutlarında aradıklarını asla bulamayacaklarını bildikleri halde evsizlikten ölümcül bir korku duyuyorlar. İnsan ilişkilerinden bunalıma düştükleri halde bu ilişkilerin daha ileri noktalara vardırılması için çırpınıyorlar.
Akılcılık bize dünya hayatının imkanlarından en fazlasını elde ederek hür olmamızın yollarını gösterir. Akıllılık ise çevremizi kuşatan şartların haklı olup olmadıklarını sorgulamaya götürür bizi.