Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tekalif-i Milliye

Hikmet Özdemir

Tekalif-i Milliye Gönderileri

Tekalif-i Milliye kitaplarını, Tekalif-i Milliye sözleri ve alıntılarını, Tekalif-i Milliye yazarlarını, Tekalif-i Milliye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her mahkemenin kapısında büyük levhaya mahkemenin adı yazılı bulunmaktadır: "Ankara İstiklal Mahkemesi gibi". Mahkeme kurulunun oturduğu yerin ar­kasında asılı olan büyük levhada, "İstiklal Mahkemesi Mü­cadelesinde Yalnız Allah'tan Korkar" yazısı vardır. İstiklal Mahkemeleri, iki ucu keskin kılıçtır;
Meclis, bu felaket kar­ şısında dehşete kapılmıştı. Mebuslar bir yandanda, Mustafa Kemal'in Başkomutanlığı kendi üzerine almasını istiyorlardı. Bunlardan bir takımı, ordunun uğradığı yenilginin bir daha düzelemeyeceğini ve milliyetçi ülkünün büsbütün çöktüğünü sanıyor ve bunun sorumluluğunu Mustafa Kemal'in sırtına yüklemek istiyorlardı. Daha dürüst ve daha az kötümserolanlarsa, onu hala durumu düzeltebileceğine inanıyorlardı. Daha başkaları da, bundan sonra ki bir çekilmeye Mustafa Kemal bizzat karışmış olursa, bunun milli amacı kökünden sarsacağını ileri sürerek, başkomutanlığa atanmasına karşı geliyorlardı. O, en son başvurulacak bir kaynak olarak , bir yanda durmalıydı. Bwıa da henüz sıra gelmemişti.
Reklam
Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa, "Sava­şın iki ordunun değil, iki milletin bütün varlıklarıyla, bütün maddi ve manevi güçleriyle karşı karşıya gelmesi ve bir ülkü için vuruşması demek olduğuna milletini inandırarak 'topye­kün savaş' öğretisini yarattı ve uyguladı
Lord Kinross'tan
Bu savaş, Mustafa Kemal'in öteden beri öngördüğü gibi topyekün bir savaştı: 'Savaş, yalnız iki ordunun değil, iki milletin bütün varlıklarıyla ve ellerindeki her şeyle, bü­tün elde tutulur ve tutulmaz güçleriyle birbiriyle karşı karşı­ ya gelmesi ve birbiriyle vuruşması' demektir. Bundan dolayı bütün Türk milletini, cephede bulunan ordu kadar, düşünce olarak, duygu olarak ve eylem olarak ilgilendirmeliydim. Milletin her bireyi, yalnız düşman karşısında bulunanlar de­ğil; köyde evinde, tarlasında bulunan herkes, silahla vuru­şan savaşçı gibi kendini görev almış duyarak, bütün varlığı­nı mücadeleye verecekti.
Mucizeler :)
İsmet(İnönü) Paşa'nın anılarında yer alan ve Fransızlarla arasında geçen bir konuşmayı aktardığı ayrıntı, Tekalif-i Milliye uygulamasının mucizeli yanını kanıtlamaktadır: "Ben Lozan Konferansı sırasında, yüzde kırk sorununu Fransızlara anlattığım zaman, biz, halkın nesi varsa yüzde kırkını aldık dediğim zaman, adamların gözleri faltaşı gibi açıldı. Şaşkınlıklar içinde, nasıl aldınız, nasıl yaptınız bunu,diye sordular. Aldık, başka çaremiz yoktu; savaşı böyle kazandık, dedim.
ünlü Mareşal Erich Ludendorf, Der Totale Krieg (Topyekün Savaşı) adlı yapıtında, "anlatmak istediklerinin göz kamaştıran uygulamasının Türk Milli Mücadelesi'nde" olduğunu yazmıştır.
Reklam
Sakarya Zaferi üzerine Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın 14 Eylül 1921 tarihli beyannamesinde de Tekalif-i Milliye ile ilgili olarak şunlar söylenmektedir: "Gerçekten, milletimiz düşmanın hazırlıklarına karşılık vermek için hiçbir özveriden çekinmedi. Ordumuzu güçlendirmek için para, insan, hayvan, araba, kısacası her ne gerekliyse gönülden gelen bir istekle bol bol" verdi. Avrupa'nın en gelişmiş araç ve gereçleriyle donanmış olan Konstantin ordusundan ordumuzun donanım olarak da geri kalmaması ve hatta ona üstün olabilmesi gibi inanılmaz mucizeyi Anadolu halkının özverisine borçluyuz."
"Rıza Bey {İstanbul) - ( ... ) Samsun'dan dört deveciden bir telgraf aldım. Adıma yazıyorlar; diyorlar ki, Tekalif-i Milliye adı altında memleketin en zenginlerini oluşturan tüccarlardan yüzde 40 aldınız. Bunlar, Tekalif-i Milliye ile verdikleri malın yüzde 20'sini, geri kalan yüzde 60'ının fiyatlarına zam ederek satıyor ve zararını çıkarıyor. Biz hala bu Tekfilif-i Milliye belasından kurtulamadık ve sürekli olarak bunu bizi hakkımızda uyguluyorsunuz.
"Tekalif-i Milliye uygulamalarından yakınanlar arasında, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne çok yakın olan Besim Atalay gibi kişiler de vardır:"O günün Anadolu'sunda, tarımsal ekonominin itici gücü insan ve hayvan emeğiydi. Savaş nedeniyle erkeklerin silah altına alınması ve Tekalif-i Milliye Komisyonları'nın da askeri taşımacılığı sağlamak için halktan öküz toplamış olması, ister istemez tarımı etkilemişti. Bunu göz önünde tutan Besim Atalay Bey (Kütahya), halktan alınan bu öküzlerin her gün öldüğünü belirterek, askerin elindeki bakımsız öküzlerin bedelsiz olarak köylülere verilmesini önermiştir. ( .. )Besim Atalay Bey, 'Öküzlerin gözümüzün önünde ölmelerini engelleyemeyen bizler, acaba dünyada hangi devrimi yapacağız?' diye sormuş ve öküzlerin ölümünü engelleyemeyen bir yönetimin daha büyük dertlere çare bulamayacağı görüşünü savunmuştur."
Tekalif-i Milliye uygulamasının en ilginç yanı, Tekalifi Milliye Komisyonlan'nca el konulan bazı mallara karşılık,halka ve tüccara verilen senet niteliğindeki tutanaklarda yazılı bedellerin, büyük zaferden sonra, belirli bir düzen içinde hak sahiplerine ödenmesidir
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.