"İnsan, kâinatta yaşar ama âlemde hayat sürer
ve insan, bilgiyle kâinatı âleme dönüştürür; yaşayabilmek, düşünebilmek, hayal edebilmek ve tüm bu etkinliklerle iç-içe bilebilmek için..."
"Her şeyi ve dolayısıyla bilim telakkilerini de bir dünya görüşü bağlamında kurup bunu insanlığın son, en biricik ve en mükemmel imkanı olarak sunmuyorlar mı? Modernite'yi tarihin sonu olarak nitelendirmiyorlar mı? Onların böyle demelerinde kendi konumları itibariyle mesele yok belki. Mesele biz dahil Batı dışı toplumların "Ne münasebet efendim" deme cesaretini gösterememesi. Kaldı ki bütün eleştirilerimize rağmen Batı'da "Ne münasebet" diyen düşünürler de var..."
"Kişi kendi hayatını sahih bir biçimde yaşama iradesini göstermedikçe, kendi varoluşunu takdir ederek yaşama iradesi ortaya koymadıkça, orada iktisattan sosyolojiye, psikolojiden mühendisliğe kadar gelişkin bir bilimsel faaliyet ortaya çıkmaz. Böyle bir ortamın yokluğunda ancak bilim ve felsefe teknisyenlerinden söz ederiz. Türkiye'de uzunca bir süredir kendi varlığımızı takdir edip o varlıkla mütenasip bir hayatı yaşama iradesi göstermek yerine, başka bir medeni varlığı takdir edip ona mütenasip bir hayatı yaşamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla onunla mütenasip bir bilimsel bilginin burada acenteliğini yapmış oluyoruz. Özgün bilimsel bilgi üretimi, ona eşlik edecek özgün kurumlar ve üretilen bilginin toplumsal seviyede içselleştirilerek hayatı idare edebilmesi, kendi varlığımızı takdir ederek hayatımızı buna göre yaşama iradesini üstlenmemize bağlı."
"Üniversitemiz, tabiatı, insanı ve toplumu bilginin konusu ve kaynağı olarak kabul ederek.. bir yöntemle araştırıyor değil.
Yani asli anlamıyla üniversitemiz bilimsel bilgi üretmiyor; Batılıların ürettiği bilgileri şu veya bu oranda, şu veya bu şekilde aktarıyor. En iyi üniversitelerimiz, bu işi en iyi yapanlar..."
"Biz kendimiz olarak, kendi akaidimizle uyumlu olarak akademiye nasıl katılırız, nasıl bilim yaparız?" sorusunun cevabını vermeden hiçbir soruyu çözemeyiz; en dipteki soru bu aslında. Bunun başarılabilmesi kendi müktesabatımızı bilmeyi, mevcut bilimlerin geldiği noktayı anlamayı, toplumun ihtiyaçlarının farkına varmayı ve şahsiyetli olmayı gerektiriyor. Hepsinin bir araya gelmesi şart..."