"Teknopoli'nin geliştiği ortamda bilgi ile insan arasındaki bağ koptu; bilgi gelişigüzel bir şekilde, başka hiçbir bilgiye yöneltmeden, muazzam oranlarda, yüksek hızlarda ve de teoriyle, manayla ya da amaçla bağını koparmış bir şeye dönüştü."
Tanrıya kendilerini çok katı bir şekilde adamak isteyen insanlar tarafından icat edilen saatin, kendilerini para kazanmaya adayan insanlara yaramış olması ne büyük ironi.
Aynı anda hem sigara içmenin hem de dua etmenin dinen uygun olup olmadığı hususunda tereddüde düşen iki papaz kesin bir cevaba ulaşmak için Papa'ya mektup yazarlar. Papazlardan biri soruyu şu şekilde sorar: "Dua ederken sigara içmek hoş görülebilir mi?" ve hayır yanıtını alır zira dua eden kişi tüm dikkatini duaya vermelidir. Diğer papaz ise sigara içerken dua etmenin hoş görülüp görülemeyeceğini sorar ve evet yanıtını alır zira her zaman dua edilebilir. Bir sorunun şekli bizi problemin çözümünü bulmaktan da alıkoyabilir.
Öte yandan, uzun vadede televizyon muhtemelen öğretmenlerin kariyerlerine yavaş yavaş son verecek. Çünkü okullar matbaanın ortaya çıkardığı bir yeniliktir ve basılı yayınlar önemini muhafaza ettikçe okul da ayakta kalacaktır. Öğretmenler dört yüz
yıldan beri matbaanın meydana getirdiği bilgi monopolünün bir parçası olageldiler ve şimdi bu monopolün yok oluşuna şahit oluyorlar. Öyle görünüyor ki öğretmenlerin bu yok oluşu engellemek için yapabilecekleri çok az şey var.
Kepler New Astronomy adlı eserinde: "Azizlerin tabiatın bu tarz meseleleri hakkındaki görüşlerine gelince tek bir cümleyle cevap vereceğim; dinde geçerli olan otoritedir, felsefede geçerli olan ise sadece akıldır." demektedir. Birçok azizin ne dediğini gözden geçirdikten sonra Kepler sözlerini şöyle sürdürür: "Bence bunların hepsinden daha kutsal olanı Hakikat'tir."
Manastırın çanları ibadet zamanlarını haber vermek için çalardı. Mekanik saat dini ritüelleri tam zamanında yerine getirmeyi sağlayacaktı. Doğrusu bunu başardı da Fakat keşişler, saatin sadece zamanı belirlemeye yarayan bir araç değil de, aynı zamanda insanlarmeylemlerini eş zamanlı hale getiren ve kontrol eden bir alet olacağını öngöremediler. Bu yüzden 14. yüzyılın ortalarında saat, manastırın
duvarlarını aştı ve işçilerin ve tüccarların hayatına dakik düzenlemeler getirdi. Lewis Mumford'un da dediği gibi: "Mekanik saat, düzenli üretim, düzenli çalışma saatleri ve standart ürün fikirlerini mümkün kıldı." Kısaca, saat olmasaydı kapitalizm mümkün olmayacaktı.
Birbirinden keskince ayrılmış başarı ve başarısızlık sembolleri sağlamak suretiyle öğrenciler arasında şiddetli bir rekabet ortaya çıkmaktadır. Not verme uygulaması insan performansının "objektif" ölçümünü sunmaktadır ve doğru yapılmış hesaplamaların bir değer ifade edebileceği illüzyonunu yaratır. Ve böylelikle insan Michel Foucault'ın deyimiyle "hesaplanabilir bir kişi" haline gelir.