Zihin Kontrolü

Telegram

Salih Mirzabeyoğlu

Telegram Hakkında

Telegram konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

TAKDİM “Hakiki edebiyat dehâsı, ortaya çıktığı her yerde, kendi içinde bir bütündür. İsterse dilin yetersizliği, dış tekniğin veya ne olursa olsun bir şeyin yetersizliği, karşısına çıkmış olsun. Onun içinde yüksek bir iç şekil vardır ki, sonunda herşey bunun hizmetine girer; karanlık ve bulanık alanda bile, sonradan berraklıkta olduğundan daha mükemmel çalışır!” • Telegram-telemetri; uzaktan zihin kontrolü, zihni yönlendirme, haberleşme, telepati, işkence... Telegram, kelime anlamıyla, bildik dile çevrilmek üzere kendi “mors alfabesi” dedikleri işaretlerle uzaktan haber iletmeye yarayan “telegraf” demek; elektrikle çalışır bir model... Aynı neticenin çeşitli usullerle sağlanır olması bakımından, bizim anlatacağımız “telegram”, sadece âletle ilgili birşey değil... Böyle bir iş üzerinde, Goethe’den işaretlediğimiz “iç şekil” davasının yeri ne? • Bilindiği üzere “edebiyat”, sadece “güzel sanatlar” anlamında söz sahasının değil, “ilm-i edeb”in bütünü anlamında bütün sözlü ilimleri de kapsar. Elinizdeki esere gelince, bir yönüyle eskilerin “istişhad” dedikleri “delil getirme ve şahid kılma” usulüyle felsefeden müsbet ilme ve şamanizmden İslâm tasavvufuna kadar geniş bir sahaya kanat açarken, diğer yönüyle bunları “hatırât” nevine dair olarak işlemektedir... Neticede her iki şekliyle de edebiyat; ve “iç şekil” mevzuunu çok önemsiyorum, çünkü bu benim “yaşadıklarımı” davam adına semerelendirdiğimin resmidir! • “İç şekil”, kelimeler ve cümleler üzerinde herhangi bir kalıb ifâdesi değil de, kelimeler ve cümleler vasıtasıyla kalıbda bir fikir hususiyetini gösteren “üslûb” ile aynı çizgide... Herşeyi hizmetine alan “birşey”, ruh, mânâ... “Zevken idrak”e mevzu imân gibi, akıl ve “unsurlar”ın titreştirdiği ruhta doğan; ruhun titreştirdiği “akıl” ve “unsurlar” ki, ruha hitab eden... Ebu Hanîfe Hazretlerinin, “söz kalbden gelince kalbe hitab eder” hikmetinden bir çizgi... Sonunda herşeyi hizmetine alan; alabiliyorsa, işte “iç şekil”... Karşınızdayım! • “Bu bir din mi, ilim mi çekişmesidir!” diyen Telegramcılar’ın, meseleyi yanlış ortaya koymaları ve sahtekârlıkları bir yana, sadece “iç şekil” bahsinde vurgulananlar bile, ruhun, “beynin irtisamları” olmadığını göstermeye yeter. Tıpkı gözün, görme sıfatının organı-âleti olması gibi, beyin de düşüncenin organı. Beyni ne kadar teshir edersen et, –edebildiniz mi?–, sizi “yücelerinizle” beraber “sin kaf” eden yanım ve “acı” duygum bile, benim uğrunda idam cezası aldığım dava tezimi delillendiriyor: Önce ruhçuluk, ardından “ruhçuluğun hakikati ne?” davası! • Şair Bodler’in, simyadan mülhem, sevgilisine “sen bana çamur verdin, ben ondan altun yaptım!” demesi gibi, bize zehir yedirdiler, biz onu panzehir ve bağışıklık aşısı yolunda kullandık. Bir bakıma Türkiye’de pratiği –teorisi de!– benimle meşhur olan bu iş, “ilim sınır tanımaz” tesellisiyle Lût kavmine parmak ısırtır melânete ve yardımcı unsurlarla insanı robotlaştırmaya davranmışken, diğer yönüyle “dünyada” da kıstırılmış fertler üzerindeki tecrübelerin sınırını aşamamıştır. Bu ikazdan sonra bildirmeliyim ki, gerek yaşamış kobay ve gerekse mevzuu alâkadar eder buudları işaretlemek bakımından, galiba dünyada da ilk örneğim! • Mevzu, bilinmeli; tedbirin yarısı bundan geçer... Ve abartılmamalı; bu yoldan kendisine lüzum kalmadan tesirin kat ve kat arttırılmasına fırsat verilmemeli! • Son dakika haberi verir gibi, Adlî Tıb’dan olduğunu söyleyen kuyruk bir tipin 13 Ağustos 2003 tarihli “milliyetsiz” bir gazetede çıkan sözlerini aktarmalıyım: — “Salih Mirzabeyoğlu, beni zihin kontrolüyle terörist yaptılar diye Adlî Tıb’dan yardım istedi. Kendisine yardım edeceğiz. Bu işleri CIA yapıyor. Aftan istifade etmek için de böyle bir iddiada bulunmuş olabilir!” Bu, mayın tarlasına sürülen tombulca ve eşek tipli şöhret heveskârı adamcıklar bir yana, kimlerin yüreğine kâbus gibi çöktüğümüz belli. Sözleri üzerine yorum yapmama gerek yok: Herkesin malûmu ki, ismimin yanına piçlik yakışmaz. Bu soydan haberlerin resmî kanallardan teşvik ve tasvib gördüğünü bildiğim için de, hep söylediğim şeyi tekrar hatırlatayım: Hukukunuzu nideyim!
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 26 dk.Sayfa Sayısı: 368Basım Tarihi: Eylül 2003Yayınevi: İbda Yayınları
ISBN: YokÜlke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 47.6
Erkek% 52.4
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Salih Mirzabeyoğlu
Salih MirzabeyoğluYazar · 65 kitap
Salih Mirzabeyoğlu ya da gerçek adıyla Salih İzzet Erdiş ( 10 Mayıs 1950; Erzincan, Türkiye – 16 Mayıs 2018; İstanbul, Türkiye), İslami Büyük Doğu Akıncıları Cephesi (İBDA/C) örgütü lideri olma suçuyla ömür boyu hapse mahkûm olan ve 22 Temmuz 2014'te yeniden yargılama talebi kabul edilerek tahliye olan Kürt asıllı Türk şair, yazar. Salih Mirzabeyoğlu, Erzincan'da dünyaya geldi. İlkokulu 1965 yılında Eskişehir'de Fatih İlkokulu'nda, ortaokulu 1968 yılında Mehmetçik Ortaokulu'nda tamamladı. Yazı ve şiirleri lise yıllarında Babıali'de Sabah gazetesinde yayımlanmaya başladı. 15 yaşında Necip Fazıl Kısakürek ile karşılaştı ve Nakşibendî tarikatına katıldı. Mirzabeyoğlu'nun ismi 1970'lerde duyulmaya başladı. İslâmî gençlik hareketlerinden biri olan Akıncılar'ın kurucusuydu. Gençliğinden itibaren "Millî Görüş" gömleğini üstüne giymişti. Salih Mirzabeyoğlu'nun genç yaşına rağmen sözüne itibar ediliyordu. Konferanslar veriyor, çevresinde gençler toplanıyordu. Akıncılar Derneği’nin politikalarının savunulduğu Gölge ve Akıncı Güç gibi dergileri çıkarttı. 1975'te Gölge dergisini çıkarttı ve ilk defa Mirzabeyoğlu soyadını orada kullandı. 12 Eylül Darbesi'nde sağ kesimin mağdur edilen isimleri arasında öne çıktı. Diğer siyâsî suçlular gibi Sıkı Yönetim İdaresi tarafından hakkında tutuklama kararı çıkartıldı ama bu süreçte tutuklanamadı. 1984 yılından itibaren yazı hayatına ve Büyük Doğu ve İBDA-C hareketindeki faaliyetlerine ağırlık verdi. 1991 yılında Körfez Savaşı'nın akabinde oluşan siyasi atmosfer içinde tutuklandı. İstanbul 6 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), 1999 yılında İBDA-C lideri Salih İzzet Erdiş’i (Salih Mirzabeyoğlu) "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak" suçundan, eski TCK’nın 146/1. maddesi uyarınca idam cezasına çarptırıldı. Erdiş hakkında verilen idam cezası, 23 Eylül 2002 tarihinde uyarlama yapılarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildi. 2014 yılında yeniden yargılanma talebi mahkeme tarafından kabule değer görüldü ve Bolu F Tipi Cezaevi'nden tahliye edildi. 2018 yılında beyin kanaması nedeniyle Yalova Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. 7 Mayıs'ta beyin ölümü gerçekleşen, daha sonra İstanbul'daki Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne nakledilen Mirzabeyoğlu, 16 Mayıs 2018'de 68 yaşında hayatını kaybetti.