Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler

Yaşar Kemal

Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler Gönderileri

Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler kitaplarını, Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler sözleri ve alıntılarını, Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler yazarlarını, Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu memlekete, bu cennet yurda can feda... ilerliyecek. Ah Atatürk ölmeseydi... Talihsiz millet. Efendim, biz pirinç ekmeği icat etmeden önce şu topraklar çöldü, i bataklıktı... Aaah Atatürk ölmeseydi. Köylü çırılçıplaktı. Bir lokma ekmeğe muhtaç. Şimdi ya? Şimdi ırgat olarak çalışıyor, bir. Başak topluyor, iki. Biz Çukurova'ya çeltik icat etmeden bunların kursağına bir tek pirinç tanesi girmemişti. Şimdi hangi eve girsen, bir kocaman pirinç çuvalıyla karşılaşırsın. Çeltik ihya etti bu memleketi. Buralar cibinlik mibinlik görmemişti.
Sayfa 24
Reklam
Hırsız
Kırık, belalı, yılgın, belki de birazcık mutlu bir ses: "Benim," dedi. "Beni tanımadın mı?" Sonra da çabucak ekledi: "Borcumu ödedim." Son sözcükler birer zafer türküsü gibi çıktı ağzından. Koşarak bir anda karanlığa karıştı. Sabahleyin onu köprünün altında Güvercini maviye, hem de masmaviye boyar gördüm. Teknenin ucunda ak Güvercin öyle şanlı duruyordu. Beni görünce şöyle içten, ışık gibi candan güldü. "Merhaba," dedim. "Merhaba," dedi. Bıçkın, kurnaz, yenmiş, sevinçliydi. Merhaba! Merhaba bre Çakır!
Hırsız
İşte bunu yazamam. İşte buna dilim varmaz. Kahrolurum. Çakırın bir hırsızlıktan dolayı tutuklandığını gazeteler yazdı. Tam da Nusret Beye geldiği gece, belki Nusret Beyin evinden çıkar çıkmaz tutuklanmıştı. Mahpushaneye gittim. Çıkmadı. Ona biraz para, sigara bıraktım. Bir daha da aramadım, arayamazdım. Birkaç gece karanlıkta bizim evin köşesinden, ben gelirken birisinin kaçtığını gördüm. Bir anlam veremedim, aldırmadım. Ya da polis sandım. Bana gözükmek istemeyen. Sonra bir gece karşıma birden dikiliverdi: "Kim o?" dedim. "Sen kimsin?"
Hırsız
"Hiçbir şey demem. Bir daha kimse gırtlağını sıkmayacak." Nusret Bey bir kurtuluş ohu çekti: "Sıkmayacak," dedi. Ben inanmıyorum. Nusret Beye de, kendime de. Çakır kimsenin boğazını sıkmaz. Çakır ekmek yediği sofraya bıçak sokmaz.
Çok karanlık vardı. Seni Nusret Bey arıyor, dediler. Gittim, önünde bir mor binlik duruyordu. "Biraz önce Çakır geldi," dedi. "Konuşmadı, merhaba demedi. Başı yerdeydi. Eli kanıyordu. Kulağı da kanıyordu, yırtılmıştı. Dizlerine kadar çamura batmıştı. Zayıflamış bitmişti de ... Şu binliği uzattı ağır ağır ... Uzatır uzatmaz da arkasını döndü, yürüdü gitti. Ta avludan, sağ ol Nusret Bey bana iyilik ettin, dediğini duydum. Ne dersin?
Reklam
Hırsız
"Mümkünü yok, Nusret Bey," dedim. "Senin yüzüne utancından bakamadığından evini barkını koydu da gitti. Borcunu ödeyebilseydi gider miydi sanıyorsun?" dedim. "Gitmezdi," dedi Nusret Bey. Sonra kayığı da, Çakırı da unuttu Nusret Bey. Ondan söz açarken gözlerinin içi gülüyordu Nusret Beyin: "Sayesinde bir balık yedik Çakırın, bir balık yedik. .. Bir balık. Kayık ona anasının sütü gibi helal olsun," diyordu.
Hırsız
Bir süre sonra da Çakır ortadan silindi gitti. Evine vardım kimsecikler yoktu. Ne karısı, ne çocukları ... Kapıda kocaman bir asma kilit asılıydı. Nusret Bey: "Gece, yağmur yağarken, çok karanlıkta, iki kere bir adam gırtlağıma sarıldı, boğuştuk. Az daha beni boğuyordu, ikisinde de ayağı kaydı, sonra da kaçtı. Elleri Çakırın ellerine benziyordu," dedi
Hırsız
Neden sonra kayığın gene eski yerine çekildiğini fark ettim. Ne olmuştu acaba? Çakırın benimle karşılaşmak istemediğini de fark ettim işte bu sıralar. Ben denize gelsem o ne yapıp ediyor, bir yandan bana gözükıneden kayıveriyordu. Üstü başı da gene dökülmeye başlamıştı. Nusret Beye de uğramıyormuş. Son geldiğinde: "Sana borcumu ödeyernedim Nusret Bey, aaah! Bu olacak iş mi? Balık çıkmadı, attığım taş, dediğim kuşu vurmadı. Kusura kalma Nusret Bey," demiş, başı yerde çekmiş gitmiş
Hırsız
Ve bizim evin kapısından elinde kılıçlarla, mercanlada geçiyordu iki günde bir Çakır. Lüferlerle, tekirler, pisiler, barbunyalarla geçiyordu. Oynar oynar. Işıklı ... Belki bir yıl sürdü bu. Çakırın sevincinden yanına varılmıyordu. Ağzı kulaklarında, gülüyor, şakalaşıyordu bile
134 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.