Çakır, kayığı denize, korka kor ka, kutsal bir varlığa dokunurcasına ürkek, sevinçli, mutluluktan taşarak ... Mahallenin
tüm insanları bu mutluluğu seyre denizin kıyısına çıkmıştı.
Çakır bir kuş gibi atladı kayığa, bir kuş gibi Güvercin bir anda kendisini açıkta buldu. Gittikçe soldu, yi tti, si li ndi, denizin
ışığının içinde eridi.
Çakır gün batarken geri döndü. Sırılsıklam olmuş titriyordu. Balıkları mavi ağa sarmıştı. Balıklar mavi ağda çırpınıyorlardı. Hemen orada, herkesin gözü önünde balıkları ikiye
böldü, bir parçasını bana verdi, öbürünü de gene ağa sardı,
koşarak yola düştü. Akşam Nusret Bey eve geldi: