Tercüme-i Mukaddime-i İbn Haldun

İbn-i Haldun

Tercüme-i Mukaddime-i İbn Haldun Sözleri ve Alıntıları

Tercüme-i Mukaddime-i İbn Haldun sözleri ve alıntılarını, Tercüme-i Mukaddime-i İbn Haldun kitap alıntılarını, Tercüme-i Mukaddime-i İbn Haldun en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarih felsefesi- imkanı akli imkani örfi
Ve tabảyi -i âlem ve evzâ-i benîâdemin ahvâline müte'allik umûra vakıf olup nakl olunan haberlerin mazmûnlarını mülâhaza vü teemmülden sonra ol umûra arz etmek sıdk u kizb-i ahbârı fark u temyizde cümle vücûhun ahsenidir. Zîrâ nev'-i beşerin tabâyi-i ve ahvâl u âdâti mazbût u ma'lum oldukda, nakl olunan hikâyâtın vâkı'a muvafakatını yâhûd muhalefetini bilip mutābık olanı kabûl, olmayanı redd ederiz ve bu vecih, ahbâr u hikâyâti nakl eden râvîlerin hâl ü şânını ve sıdk u adâletini teftîş etmekten akdemdir. Zîrâ bir husūsa müte'allık ahbârdan bir haber bize nakl olundukda ibtida gerektir ki ol haberin mazmûnu zâtında mümkin midir yoksa muhâl ve mümteni' midir ma'lûm edinip âdeten vukū’u mümkin olduğu sâbit olduktan sonra râvîlerin ve nâkıllerin sıdk u adâleti teftîş olunup mevsûk u mu'temed ricâl nakl ettiyse vukūʻunu tasdik edip i timâd ederiz. Ammâ nakl olunan haberin vukū'u ney'-i beşerin ahvâline müteʻallık kā'idelere muhâlif ve adeten muhal ise râvîlerin aded ve adâletini teftîște fâide olmayıp isterse nakl edenler âdil ve sadık kimesneler olsun kabûl olunmaz. Hattâ enzär-ı dakika ashâbı olan ulemâ bir lafzın delâlet ettiği ma‘nânın nefsü'l-emrde vücûdu muhal olduğunu yâhůd akıl kabül etmeyecek nesne ile te’vîl olunmasını kelâmın kabulüne mâni' tuttular.
Sayfa 152 - Yazma eserler kurumu
mıntıkatülburuc
Ve cirm-i arzın ekseri bahr içinde mestur olmakla küre-i ma ile arzın mecmuu bir küre add olunup bu mecmuu dahi cemi'i etrafından unsur-ı hava ihata eyleyip havayı dahi küre-i nar ihata etmiştir. Bunların mecmuuna anasır-ı erbaa ıtlak olunur. ... Ve kezâlik Felek-i Aʻzam'da mu'addilü'n-nehâr dâiresi gibi bir büyük dáire dahî farz olunup ol daireye “mintakatü’l-burûc” itlåk olunmuştur. Dâire-i mintakatü'l-burûc bir däiredir ki mu addilü'n-nehậr dairesiyle birbirine mukābil iki noktada mülakāt edip ba'dehû ol noktalardan ayrılıp nisfi mu'addilü'n-nehậr dâiresinin cenûbunda yani sağ tarafında ve nisf-1 âharı şimâlinde yani sol tarafında bulunmakla mu'addilü'n-nehậr dâiresini iki cânibden iki yay gibi kuşatıp mu'addilü'n-nehậr dairesi bu mintakatü'l-burûc dâiresinin arasında gâyâ başları birbirine muttasil iki yay miyânında kiriş gibi kalmıştır.
Sayfa 178 - Yazma eserler kurumu
Reklam
Ve her kelimenin mevki'ini sana eşâr-ı Arab'ı kesret-i mütāla'a ile hâsıl ettiğin kālıb-ı külli ta'lîm eder ki, terâkîb-i mu'ayyeneden tecrîd ü intizâ olunmuş olup cemi-i kavalıba muntabık olan süret-i zihniyyedir.
Sayfa 361 - YEK
İnşa ve haber cümleleri- mantık- tarih- muhal- mümkün
Ve şer'-i şerifte âyât u ehâdiste vârid olan kelâmın ekseri emr u nehiy makulesinden olup meselâ namaz kılmakla zekât vermekle ve hac ve savmla emir ve muharremâttan nehy olunmak gibi inşå tahtında münderic olmakla bunların sıhhatini bilmek ancak nakl eden râviler mevsük u mu'temed kimesnelerden olduğun teftiş edip adil ü emin oldukları sūrette
Sayfa 153 - Yazma eserler kurumu
Kişinin kendine, diğer insanlara, tabiata, bütün canlı mahlukata karşı söz, tavır ve hareketlerinde ölçülü olması edep tabiriyle ifade edilir.
Ve hifz için eşârın kesînu'l-esâlîb ve nakiyyü't-terâkîb olan nefis ve temîzleri ihtiyâr u intihâb olunmalıdır ki ekalli İbn Ebî Rabi'a ve Küseyyir ve Zü'r-Rumme ve Cerîr ve Ebî Nüvâs ve Habîb ve Buhturî ve Radî ve Ebî Nüvâs [Firâs] gibi fuhûl-i şu'arâ-yı İslâmiyyeden bir şâ'irin şiiri ve ekser ve a'lâ derecesi Kitâb-ı Eğânînin hâvî olduğu eşârdır. Zîrâ kitâb-ı mezkûr ehl-i tabaka-i Islâmiyyenin şiirini ve eş'âr-ı câhiliyyeden muhtâr olanlarını cem eylemiştir.
Sayfa 364 - YEK
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.