Tercüme-i Mukaddime-i İbn Haldun

İbn-i Haldun

Quotes

See All
Bu hal de lisan-ı Türki'nin dahi hususıyyet-i ibarat ve terâkîbine göre evzân-ı mahsūsası olmak lâzım gelir ise de eslâfımız olan şu'arâ-yı Rûm bütün bütün şu'arâ-yi Acem'e taklîd ile tamâm-ı tamâmına evzân-ı Fârisiyye'yi istimâl edegeldiklerinden lisânımızın husūsiyyetine göre evzân-ı tabi'iyyesi te ayyün etmeyip bi'l-cümle eşârımız esâlîb-i terâkîb-i Fârisiyye üzre ma küd ü mahdud olup kalmıştır.
Sayfa 359 - YEK
Belagat ve zevk
Tahkikat-ı sabıkamızla ma'lum u müsteban olur ki lisan-ı Arabi'nin husul-i melekesi ancak kelam-ı Arab'ı kesret-i hıfz iledir. Şöyle ki: Kelam-ı Arab'dan pek çok şeyleri hıfz eden kimsenin hayalinde Arab'ın terakibi nesc ettikleri minval mürtesim olmakla o dahi o minval üzre nesc-i kelam edip onların içinden ne'şet etmiş ve ifade-i meramda meleke-i müstakırra hasıl oluncaya dek ibarat-ı Arab ile ülfet ü i'tiyad eylemiş mesabesinde olur. ... Ma'lum ola ki "zevk" lafzı ulema-yı beyan beynlerinde mütedavil olup ma'nası, lisanda belağat melekesinin husulüdür. .... İşte şu melekeye rasih u müstekarr olduğu halde ashab-ı fenn-i beyanın mustalahı olan "zevk" ismi istişare olunmuştur. Çün ki fi'l-asl bir nev'-i tu'm u lezzeti idrak etmek demek olup, tu'm nasıl ki lisan ile idrak olunur ise bu meleke dahi lisanda vicdani bir keyfiyet olduğundan ona "zevk" denilmiştir.
Sayfa 348 - YEK
Reklam
Bu sūrette "kelâm-ı beliğ" kavlimiz cinstir. Ve "isti'âre ve evsāfa mebni” dediğimiz, bunlardan hâlî olan kelâmlardan ihtirâzdır. Zira bu makule istifâre ve evsāftan hâlî olan kelâmlar ekserîlerin indinde şiir değildir. Ve “vezin ve kāfiyede müttefik olan eczâya mufassal ve münhal” dediğimiz, bi'l-ittifak şiir olmayan kelâm-1 mensûrdan ihtirâzdır. Ve "her cüz garaz u maksadında müstakill” kavlimiz şiirin [270] hakikatini beyândır. Zîrâ şiirin ebyâtı be-her-hål bu vechile olduğundan bu kelâm ile bir şey fasl u temyiz olunmayıp, bu cihetle kayd-1 ihtirâzî değildir. Ve "esålib-i mahsusa üzre câri" kavlimiz, şu'arâ-yi Arab'ın esâlîb-i ma'rûfesi üzre cârî olmayan kelâm-ı mevzûndan temyiz eder ki bu makūle kelâmlar şiir olmayıp ancak kelâm-ı manzumdur. Zîrâ kelâm-1 mensûrun şiirde olmayan esålib-i mahsusası olduğu gibi şiirin dahî mensûrda olmayan esâlîb-i mahsūsası olduğundan, manzūm olup da ol esâlîb üzre olmayan kelâm şiir olamaz. Onun için işbu sinâ at-ı edebiyyede esâtizemiz olan ulemâ-yı a'lâmın ekseri, Mütenebbî ile Ma'arri'nin nazımları esâlib-i Arab üzre cârî olmadığından şiirden ma'důd değildir diye re’y ü hükm ederlerdi.
Sayfa 363 - YEK
Ve şairin me’nûsü'l-isti’mål olmayan elfâzdan ictinâb etmesi lâzımeden olduğu gibi kesret-i isti´mâl ile mübtezel olan ehl-i sûk lakırdısından dahî ictinab eylemesi lâzımdır. Zîrâ bu dahî kelâmı tabaka-i belâğattan tenzil eyler. Onun için ilâhiyyâtta ve nu'ût-i enbiyâda şiirin ciyâdeti nâdir ve buna dahî ekall-i kalîl olarak fuhûl-i şu'arâ kādir olur. Çün ki (272] bunların me ânîsi beyne'l-cumhûr mütedavil ü mebzûl olduğundan "..." gibi müfid olmayan kelâmlara karîb olmakla belâğattan ba îd olur. Zîrâ adem-i ifadeyle beláğat iki uç olduğundan bir kelâm adem-i ifâdeye ne kadar karîb olur ise ol kadar belâğattan uzak olur.
Sayfa 366 - YEK
Ancak bu misüllüler nadir ve tesadüf kabilindendir ve bunlar dahi ekseriya Kitab-ı Sibeveyh ile meşgul olanlar içinde zuhur eder. Zira Sibeveyh yalnız kavanin-i i'raba kasr etmeyip belki kitabını şevahid ü edille makamında eş'ar u ibarat ve emsal-i Arab ile memlu eylediğinden onda bu melekenin ta'limine salih biraz şey olmakla, ona iştigal eden kimse kelam-ı Arab'dan hisse-yab olarak bu melekeye mütenebbih olur.
Sayfa 347 - Yazma Eserler Kurumu
Ve her kelimenin mevki'ini sana eşâr-ı Arab'ı kesret-i mütāla'a ile hâsıl ettiğin kālıb-ı külli ta'lîm eder ki, terâkîb-i mu'ayyeneden tecrîd ü intizâ olunmuş olup cemi-i kavalıba muntabık olan süret-i zihniyyedir.
Sayfa 361 - YEK
Reklam
Ve hifz için eşârın kesînu'l-esâlîb ve nakiyyü't-terâkîb olan nefis ve temîzleri ihtiyâr u intihâb olunmalıdır ki ekalli İbn Ebî Rabi'a ve Küseyyir ve Zü'r-Rumme ve Cerîr ve Ebî Nüvâs ve Habîb ve Buhturî ve Radî ve Ebî Nüvâs [Firâs] gibi fuhûl-i şu'arâ-yı İslâmiyyeden bir şâ'irin şiiri ve ekser ve a'lâ derecesi Kitâb-ı Eğânînin hâvî olduğu eşârdır. Zîrâ kitâb-ı mezkûr ehl-i tabaka-i Islâmiyyenin şiirini ve eş'âr-ı câhiliyyeden muhtâr olanlarını cem eylemiştir.
Sayfa 364 - YEK
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.