Ters Adam her şeye "ters" bakan öfkeli bir adamın ve "başka türlü bir dünya"ya ulaşmak için mevcut dünyaya karşı giriştiği saldırının hikâyesini sunuyor. Varoluşçu bir sorgulamayla radikal bir siyasi eleştiriyi bir araya getiren, yaklaşık otuz yıl önce yayımlanıp "kaybolan" bu sert romanın günümüzün sahih okurlarına anlatacak çok şeyi var.  Bu romanı mühim kılan şey her şeyden önce bir "öfke" metni olması. Yaşadığı dünyaya öfkeyle bakan ve şeylerin temelini sarsmaya çalışan aksi bir anti-kahraman kötülüğü sahiplenerek, dünyayı mahveden sözde "iyileri" teşhir etmeye girişir. Özarıkça bu açıdan arkadaşı ve çağdaşı Oğuz Atay'a benziyor. Ve "öfke damarı"nı Tutunamayanlar'ı ve Tehlikeli Oyunlar'ı akla getiren bir "tür çeşitliliği" ve ironiyle edebiyata tercüme ediyor.  "Övgü ve yergi son bulup asıl meseleye dönüldüğünde görülecektir ki, hayat ve akıl aynı yerde durmuyor." Bir "Kayıp" Romanın Hikâyesi (Önsöz) İlk yayınlandığında (1986) kıymeti pek bilinmemiş bu "kayıp" romanı keşfedişim bir bakıma Oğuz Atay sayesinde oldu. Geçen sene Atay'a dair bir atölye çalışması hazırlarken, Yıldız Ecevit'in biyografisinin bir kısmında bir iki cümleyle Ters Adam'dan ve yazarı Barlas Özarıkça'dan bahsediliyordu. Bu "Oğuz Atayvari" romanın yazarı aynı zamanda Oğuz Atay'ın yakın arkadaşlarından biriydi. Ama her ne hikmetse, günümüz okurları -Atay "fanları" dahil- bu romanın ve yazarının varlığından bihaberdi. Bir kayıp hazine bulduğum hissiyle, Nadir Kitap'tan (evet "nadir") kitabı ısmarladım. Ve evet, kayıp bir edebi hazineyle karşılaştım. Türkçe edebiyattaki kayıp "demonik" anlatılardan biri sahaflarda sararmış bir baskının içinde keşfedilmeyi bekliyordu. Modern Türkçe edebiyat çizgisinde Yusuf Atılgan ve Oğuz Atay arası bir yerde duran Barlas Özarıkça'nın bir anlamda "yeniden keşfedilmesi" farzdı. Encore'u arayıp Mehmet Öznur'a kitaptan bahsettim: "Şahane bir roman buldum." Böylece kitabın yayın serüveni başladı.  Bu romanı günümüz okurları ve yakın edebiyat tarihi açısından mühim kılan çok şey var. Her şeyden önce bu bir "öfke" metni (çağdaş edebiyatta gitgide azalan bir özellik); yaşadığı dünyaya öfkeyle bakan ve şeylerin temelini sarsmaya çalışan bir "ters" adamın, aksi bir anti-kahramanın hikâyesi. Ve bütün anti-kahramanlar gibi kötülüğü sahiplenerek, dünyayı mahveden sözde "iyileri" teşhir etmeye girişen bir sese ve bakışa sahip. Özarıkça bu açıdan arkadaşı ve çağdaşı Oğuz Atay'a benziyor. Ve "öfke damarı"nı Tutunamayanlar'ı ve Tehllikeli Oyunlar'ı akla getiren bir "tür çeşitliliği" ve ironiyle edebiyata tercüme ediyor. Tarihi metinleri, siyasi propoganda metinlerini, romantik şiirleri, resmi devlet dilini, tiyatro metinlerini ve hatta bilimkurgu metinlerini iç içe geçirerek bir "postmodern parodi" sunuyor.  Romanın aksi anti-kahramanı Fahri'nin hedefinde, tıpkı Atay'ın metinlerinde olduğu gibi, yavan ve konformist orta-sınıf burjuva hayatı var. Romanda "Korkuyu Beklerken"deki tehdit mektuplarını andıran bir "tehdit yayını" bile var. "Radyolardan, tehlike bir gün sizin de kapınızı çalar anonsları verdirtmeliydim... Aynı ses avizelerden, prizlerden, gölgelerden, ışıktan fışkırmalıydı: Tehlike bir gün sizin de kapınızı çalar..." Romanın üstlendiği bu "diğerlerini sarsma" misyonuna, anlatıcının kendini deşelediği bir "varoluşçu" ton da eşlik ediyor. Bu açıdan da isim benzerliği taşıdığı Aylak Adam'ı akla getiriyor. C.'yi biraz daha karanlık ve daha öfkeli düşünün, Fahri'ye ulaşabilirsiniz.  Romanı kayda değer kılan bir diğer şey de ülke tarihiyle, Cumhuriyet anlatısıyla ve elbette Doğu-Batı meselesiyle Tanpınar'ı akla getiren bir tonla hesaplaşmaya girişmesi: Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün gizli varlığını kitabın çeşitli yerlerinde hissetmek mümkün. Yazıldığı dönemin, yani 80 sonrasının siyasi ve iktisadi fecaatlerine dair de ustaca göndermeler var kitapta. Askeri ve yeni kapitalist rejimi parodileştirerek anlattıktan sonra, 80 öncesi kuşağın "başka türlü bir dünya" arzusunu da yepyeni ve ironik bir kanunname sunarak dile getiriyor: "Hepbana hepbize dönüşecektir. Bu başarılmazsa hepbirlikte hepyoka dönüşülecektir. Kanunnamemin birinci maddesine böyle yazılsın."  Romanın bu yerli referanslar dışında Marquis de Sade'ı çağrıştıran "profan" bir dile, Kafka'yı andıran gerçeküstü ama gerçek tuhaflıklara, William Burroughs'u akla getiren fantazmagorik ve distopik şehir tasvirlerine ve Salinger'i anıştıran bir çocuk öfkesine ev sahipliği yaptığını da belirtmek isterim. Bu unutulmuş roman hak ettiği ilgiye umarım bu yeni baskıyla mazhar olur.  -Ahmet Ergenç-
Author:
Barlas Özarıkça
Barlas Özarıkça
Estimated Reading Time: 8 hrs. 23 min.Page Number: 296Publication Date: 2015First Publication Date: 1984Publisher: Encore Yayınları
ISBN: 9786059949194Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak

Comments and Reviews

See All
296 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Edebiyat, karmaşık gerçeklerdir. Yazarlar eser kaleme alırlar, yayıncılar bu eserlerin yayılmasını sağlarlar, okurlar ile eleştirmenler de bu eserleri okurlar ya da onları unutulmaya yargılı kılırlar. Barlas ÖZARIKÇA'nın yaşamış olduğu durum bunları yazmama neden oldu. Öncelikle okuduğum kitabın zor bir metin olduğunu söylemek istiyorum. Bunu
Ters Adam
Ters AdamBarlas Özarıkça · Encore Yayınları · 201563 okunma
Reklam
296 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 5 days
Bir anti-kahraman...
Türk edebiyatımız böyle bir hazineye sahipmiş ve bu hazineden bunca yıl haberim yokmuş. Hafızam belki yorgundur diye kıyaslama yapmak için bekledim ve dinlenmiş bir zihin ile tekrar düşünerek kendimi zorladım. Ancak şimdiye kadar bizim öz edebiyatımızda bu müthiş eserin benzeri bir kitap okumadığıma kanaat getirdim. Kitaba başlamadan önce yazarı araştırdığımda Oğuz Atay’ın dostu olduğunu, Yusuf Atılgan’dan etkilendiğini okumuştum. Ebedi anlamda bu iki isimden de izlere rastladım. Fakat kitabı okurken, yazarımızın bilinç akışı yöntemini çokça kullanması, zaman ve mekan kavramları arasındaki ani sıçramaları ve kitabın ana karakterine bürüdüğü değişken ruhsal durumları göz önüne serdiğimde bana ne Oğuz Atay’ı ne de Yusuf Atılgan’ı (Aylak Adam hariç) çağrıştırdı. Aklıma gelen tek isim James Joyce ve hala tadı damağımdaki unutulmaz ve eşsiz eseri Ulysses oldu. Çünkü romanın baş kişisi, hatta anti-kahramanı demek daha doğru olacak, Fahri Tekben’i analiz ettiğimde, Stephen Dedalus ağırlıklı, Aylak Adam Bay C. görünümlü, John Fante’nin Arturo Bandini’si huylu, Musil’in Ulrich’i tekâmülsüzlüğünde, Gogol’ün Akakiy Akiyeviç’inin uyumsuzluğunda, hatta ve hatta Karayip Korsanları’nın Jack Sparrow’unu andıran mizahi kişilikli bir karakter ile karşılaştım. Hal böyle olunca, elbette okuduğum bu kitaptan tarifsiz bir keyif aldım. Umarım bu gizli saklı kalmış, unutularak raflarda toz tutmaya mahkum edilmiş bu gerçek edebiyat hazinesi hak ettiği değeri görür.
Ters Adam
Ters AdamBarlas Özarıkça · Encore Yayınları · 201563 okunma
296 syf.
10/10 puan verdi
bir çok yazar arkadaşı olmasına rağmen unutulmuş bir değer bence yazar. yazım tarzı muhteşem bence. kendimi buldum tam bir çağrışımsal yazımdı. hayalle gerçek birbirine girmiş ve kurgu böyle devam ediyor. siyasi ekonomik ve sosyolojik pek çok gerçeği size satır aralarında veriyor. kendine yabancılaşan insan zemininde kendine yabancılaşan toplum gerçeğini ortaya koyuyor. yazar kendini bir üçüncü şahıs olarak görmeyi sevdiğini kitapta kahramanı sayesinde ortaya koyuyor. ikinci bir kitabı daha var umarım onu da okuma fırsatım olur. keyifli okumalar.
Ters Adam
Ters AdamBarlas Özarıkça · Encore Yayınları · 201563 okunma
·
Not rated
Oğuzatayvari dendiği için okumaya başladım kitabı ama çok sıkıldım. Kim, nerde, neden bahsediyor içiçe girmiş :\ Altını çizdiğim bi çok yer oldu fakat kitapta olay örgüsü yok diyebilirim.İçinde alıntılanacak bir çok cümle barındırıyor, sonra.. Sonrası yok :) Anladığım kadarıyla bir Fahri ve arkadaşları var ve Fahri tımarhanelik. Ne okuyorum ben diye diye kitabı yarıladım ve pes ettim :( Keşfetmek isteyenlere; Keyifli okumalar
Ters Adam
Ters AdamBarlas Özarıkça · Encore Yayınları · 201563 okunma
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.