Nerden başlayayım? Hovarda, zampara ama onurlu Anthony’den mi, yoksa dürüst, inatçı, kararlı- kararında duramayan Kate’ten mi?
İki kitapta da her şeyi görmüş yaşamış adamların, “masum” kızlarla evlenince, işte sahibin artık benim anlayışı çok itici…
Bir de yazar sürekli çelişmiş; Anthony Katei görünce baya etkileniyor ama kızın kardeşine yürümeye karar verdiği için, tuhaf davranıyor, sonraki sahnelerde çok çekici, güzel dediği kadına çenesi şöyle yüzü böyle demeye başlıyor.
Kadın karakterleri güçlü göstermeye çalışırken, sislerin arasından kahramanımız geliyor, veee bir öpücükle hopp kadın karakterlerimiz eriyip bitiyor, basiretleri bağlanıyor, yakalanıyorlar ve hadi bakalım evlenmek zorundasınız muhabbeti.
İlk kitapta da ana karakterlerin ortak noktası fazlaydı ama burda iki kardeş arasına sokuşturulan mevzular da hoş değildi.Kitap hakkında en çok hoşuma giden şey, insanların sadece balolara giderek, elbise seçerek, güzel görünmeye çalışarak yorulmasını hayal etmek… Ne dertler var yarabbim diyor insan :)
