Thérésé Raquin, Emile Zola'nın içinde natüralizm akımını oluşturan başlıca öğeleri kullandığı ilk büyük eseridir.
İlk olarak gazetede basılan bu roman, edebiyat çevrelerinde şiddetli bir polemiğe yol açtı ve ağır eleştiriler aldı. Louis Ulbach romanı "çamur ve kan birikintisi" , "daha önce basılmış tüm korkunçlukların tortusu" diye tanımlamıştır.
Bunun üzerine Zola, önce bu eleştiriye cevaben bir makale yazdı, ahbaplarından destek istedi. Ardından romanın ikinci baskısı için de kitabını savunduğu meşhur önsözünü yazdı.
Kitabın kapağını açacak olursak;
Bastırılmış duyguların sonuçları nelerdir ?
"Vicdan" denen şey insanı ne ölçüde rahatsız eder ?
Kendini affetmek, affedebilmek mümkün müdür ?
Kendini affedebilmek için başkalarının affına ihtiyaç var mıdır ?
Pişmanlık, suçluluk, ihtiras üzerine kurulu kitabın konusu Yeşilcam tadında fakat bu kitabı klasikler arasına sokan Zola'nın muhteşem betimlemeleridir.
Karakterlerin gelişimi, duygu, düşünce, hırs, ihtiras, mekan o kadar güzel anlatılmış ki kendinizi Pont-Neuf Pasajı'ndaki dükkanda sandalyede otururken buluyorsunuz.
Aslında sanat, toplum, sanayileşme gibi değinilecek çok konu var fakat ben iflah olmaz bir üşengecim. Üzgünüm. En iyisi siz kitabı okuyun.
O zaman son söz yine Zola'nın..
"Bir dramın okuru gırtlağından yakaladığını unutmayınız. Seyirci öfkelenir ama unutmaz. Ona kabuslar gördürecek, hiç olmazsa hafızasında yer edecek aşırı kitaplar sunmak gerekir."