Deryanın içinde bir tahtelbahir.. Sınırlı bir alana sıkışmış hayatlardan bir kesit, geçen zamana bakınca çok kısa değerlendirilebilir lakin yaşananlar çok zaman tesir gücünü yitirmeyecektir, hâla yaşayanlarda, yaşamaya devam edebilenlerde..
Zamanın değerini ancak o zamanın bir şekilde kısıtlanması söz konusu olduğunda anlıyoruz bir çoğumuz. İleride sahip olabileceğimiz uzun zamanlar tehdit altına girdiğinde, yaşamımız bir güç tarafından eskisi gibi devam ettirilemeyecek bir hale getirdiğinde, sona erdirildiğinde..
Kısıtlı şartlarda birçok şeyin kıymetini daha iyi anlarız. Bildiğimiz birçok şeye ulaşamıyor olmamızdır bunu tetikleyen. Aslında içinde bulunduğumuz şeye bir daha ulaşamayacak olma ihtimali her zaman mevcuttur lakin bu ihtimaller mevzu bahis olan şeye göre değişir. Başımıza gelen büyük bir felaket belki bir daha uzun bir süre görülmeyecektir, çok nadir gerçekleşen bir hadise, iyi veya kötü, bize nasip olmuştur. Biz bunu bir an önce savmaya çalışırız genellikle ve o anın kıymetine varma düşüncesini bırakın düşünmeyi, bize bir şekilde göstermeye çalışan herhangi birine de anlam veremeyiz, onunla ilgilenmeyiz bile.
Her anımız bir şekilde kıymetlidir ve ne yaşıyorsak bir anlamı muhakkak vardır. Sırf bu sebeple bile herhangi bir şey tamamen kötü değildir.
Alevler saçan ve bizi yutan galiz bir yaratık bile.. Belki cidden o bile tamamen kötü değildir, bir amacı vardır onun yaşadıklarının Yahut yaşattıklarının..
Bir gün bu durumu yaşarsak nasıl hissederiz kestiremiyorum lakin bir kurguda okurken en azından ben felakete bir de bu çerçeveden bakmayı aklıma getirebiliyorum.