Macit kendisini zevk ve sefaya kaptırmış, doymak bilmez bir iştahla saldırdığı dünyevi hazlar yüzünden ailesini tamamen unutmuş bir adamdır. Babasının ölümüyle kimsesiz kalan kardeşleri Müzehher ve Niyazi’ye bakmak için evine dönmek zorunda kalır. Ancak o, yaşamanın da, çalışmanın da, gündelik uğraşların da yabancısıdır. Eski, mutlu günlerin yasını tutan bir ev ve eşyalar... Yıkılan, yok olan bir düzenin son temsilcileri; süthalalar, kâhya kadınlar, hizmetkârlar... Macit ve kardeşleri tipi gibi aniden bastıran yokluğun ve sonu gelmez dertlerin arasında kalakalır; ayakta durmaya çabalar.