Tragedya nedir bir örnekle anlatın deseler sanırım yanıtlarken Sophokles’in Oidipus’u tek başına tam manasıyla yeterli olurdu.
Eser öyle sıradışı bir vurgu ile ilerliyor ki tüm efsaneyi baştan bilmenize rağmen yine de her mısranın hakkını vermek istiyorsunuz.
Bu efsanenin yansımalarını, sadece sahne sanatlarında değil öyle ki; felsefeden, psikanaliz çalışmalarına hatta totemizm ve ensest ilişkilerden kaçınmayla ilgili insanlığın erken çağlarına değin uzanan tabu kısıtlamaları gibi sosyolojik ve toplumsal, bir çok alanda görmek mümkün. Bir tragedya herhalde bundan fazla meşhur olamazdı.
Eserde o büyük suçları farkında olmadan ve aslında bilinçsizce işlemesine rağmen Oidipus’un hükümdar olduğu Thebai halkının başına gelen felaketler, ilahi ceza sisteminde otomatikman tecelli eden bir iradenin olduğunu ve her koşulda - bilerek yada bilmeyerek - işlenen suçun cezasız kalmayacağını gösteriyor. Felaketlerin sebebinin bilmeden yapılan bu ahlaksızlığa atfedilmesi ve karşılığında kefaret olarak da, kendi kendine kaybettiği gözleriyle inzivaya çekilmek isteyen Oidipus’un bu soylu bedeli ödemeye hazır olması gibi unsurlar, eseri diğer tüm antik tragedyalar içinde farklı bir yere oturtuyor.
Böyle çok boyutlu bir eserden her necip okur elbet farklı edimler çıkaracaktır. İhtimal ki bazıları, her suçun öyle yada böyle bir cezası olacağını, suçtan kaçınmak için belli bir kefaret ödenmesi gerektiğini ve bunun da aslında suçun önünde sonradan tecelli edecek cezadan kaçınmak için doğanın düzenine uygun olarak ödenmesi gereken küçük bir bedel olduğu sonucuna varacaktır.