Kötüleyenle yüzleşebiliriz ama bu iyi sonuçlanmayacaktır:
Tüm suçu ve meselenin sorumluluğunu sizin üzerinize atıp durumdan hasar almadan sıyrılmanın yolunu bulacaktır o.
Buna benzer bir durumda size şöyle diyebilir: "Seni kullandığım fikrini de nereden çıkardın? Ben senin arkadaşınım ve asla seni kullanmam." Sesi tatlı ve ağlamaklıdır, dolayısıyla size şöyle düşündürecektir: "Haklı, ne aptalım, onunla ilgili nasıl böyle bir şey düşünebildim?" Kötü düşündüğünüz için sonrasında keder ve pişmanlık duyacaksınız ve işte o anda hem zihninizin hem de genel durumun kontrolünü daha da ele alacaktır.
Kötüleyen kişinin her türlü yüzleşme için sandığından çıkaracağı milyonlarca yöntemi vardr, dolayıyla ne zaman onunla yüz yüze
gelmeye karar verseniz o an aklında olmasa da iyi bir oyuncu gibi dogaçlama yapacaktır.
Vakti zamanında cimriliğin mi yoksa kıskançlığın mı daha beter olduğunu merak eden bir kral varmış, o yüzden iki kişiyi huzuruna çağırıp şöyle buyurmuş:
"Birinize ne isterse vereceğim ama diğerine iki katını vereceğim." O anda kıskanç șöyle demiş: "Sizden ne istersem vereceksiniz ama diğerine iki katını vereceksiniz, doğru anlamış mıyım kralım?" "Evet," demiş kral. O anda kıskanç, cimriye dönmüş: "Önce sen iste, demiş. "Hayatta olmaz, önden sen buyur, demiş cimri.
Olurdu, olmazdı derken kıskanç kararını vermiş: "Peki, o halde ilk ben söyleyeyim, bir gözümün çıkarılmasını istiyorum."
Yılanın biri, ateş böceğinin peşine düşmüştü. Onu tam yemek üzereyken ateş böceği, "Sana bir şey sorabilir miyim"" dedi.
Yılan, "Aslında kurbanlarımın sorularını
asla cevaplamam ama bir istisna yapıp sana
izin vereceğim," diye yanıtladı. Ateş böceği sordu: "Sana bir şey mi yaptm?" "Hayır" dedi yılan. "Senin beslenme zincirine mi dâhilim?" diye sordu ateş böceği. "Hayır" diye yanıtladı yine yılan. "O halde niçin beni yemek istiyorsun?" diye sordu böcek.
"Işığını görmeye dayanamıyorum da ondan," dedi yılan.