Etkileşimlerin Sosyal Düzenine Dair Açıklamalar

Toplum İçinde Davranmak

Erving Goffman

About Toplum İçinde Davranmak

Toplum İçinde Davranmak subject, statistics, prices and more here.

About

Toplum içinde nasıl davranılır? Oldukça sıradan olan bu soru etrafında Goffman, yüz-yüze karşılaşma ve durumlardaki etkileşim düzeninin esasını ve detaylarını ilk kez okurla paylaşıyor. Etkileşim içerisindeki bireyler, eş zamanlı olarak, birbirlerinin hem yargıcı hem de seyircisi olarak karşımıza çıkıyor. Burada düzen, öncelikle göz ve beden erişimi üzerinden, bireylerin birbirlerine yönelttikleri karşılıklı bakış, ilgi ve gözetim olarak kendini ifade ediyor. Düzenin “normalleri” kadar “delileri”, “damgalıları” veyahut da “madunları” da Goffman’ın merceğine takılıyor. “Yerini bilememe” hali olarak “delilik” ve erişime kapalılık olarak “engellilik” etkileşim düzeninin disipline etmeye çalıştığı kategorileri oluşturuyorlar. Madunların payına ise bir nevi “görünmezlik” ve “yok sayılma” düşüyor. “Uygar kayıtsızlık”, yüz-yüze karşılaşma anlarında etkileşimsel ilgiyi bir anda keserek karşıdakinin bizatihi mevcudiyetini ortadan kaldırıyor. Belki de tam da bu noktada Goffman sosyolojisi, iktidar ilişkilerinin bir mikro-sosyolojisi için tüm potansiyelini ortaya koyuyor; durumlara sızmış tahakküm bu sefer etkileşim düzeninin uzlaşılarının yerini alıyor, daha doğrusu, bu uzlaşılar üzerinden yeniden üretiliyor. Böylece, etkileşimlerin “silik” yüzleri her şeyden önce tahakküm altındaki yüzler olarak çıkıyor karşımıza: Deliler, Engelliler, Kadınlar, Siyahlar…
Translator:
Adem Bölükbaşı
Adem Bölükbaşı
Estimated Reading Time: 7 hrs. 42 min.Page Number: 272Publication Date: 1 November 2018Publisher: Heretik Yayıncılık
ISBN: 9786059436434Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 48.6
Erkek% 51.4
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Erving Goffman
Erving GoffmanYazar · 9 books
Kanadalı sosyolog. Simgesel etkileşimcilik yaklaşımına önemli katkılarda bulunmuştur. 11 Haziran 1922’de Manville kentinde doğdu. 1945’de Ontario Üniversitesi’ni bitirdikten sonra AB- D’ye gitti. 1953’de Chicago Üniversitesinden doktora derecesi aldı. 1958-1968 arasında Berkeley Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı, 1968’de Philadelphia Üniversitesi’ne geçti. Amerikan Sanat ve Bilimler Akademisinin üyesidir. Goffmann, ilk çalışmalarında, insanlar arasındaki etkileşimi bir tiyatro oyunu olarak ele almıştır. Yaşam adlı sahnenin oyuncuları olan bireyler, kendilerine ilişkin imgeleri başkalarına sergileyerek kimliklerini oluşturur, korur ve öbür insanlarla karşılaşmaları sırasında uyulmasını istedikleri kuralları geliştirirler. Toplumsal yapının özü bu kurallardır. Goffmann’a göre kişilik, özün başkalarına sunul­ması, tanıtılmasıdır. Her karşılaşmada öz yeni bir sınavdan geçer ve yeniden tanımlanır. En ünlü kitap­larından biri olan Presentation of Self in Everyday Life’da (“Günlük Yaşamda Özün Sunumu”) özün, başkalarını etkilemek üzere “gerçek ben” olarak sunulmuş toplumsal bir yapılanma olduğunu gösterir. Öze sürekli olarak yeni bir biçim ve nitelik kazandırı­lır. Her rolde oyuncuyu bekleyen bir “gizli öz” vardır. Bu o rol için toplumca belirlenmiş bir idealdir. Goffmann’a göre sapkın kişi bir kural-kırıcıdır. Kural-kırıcı kişi, toplum tarafından belli bir sapkınlık kategorisine göre damgalanır ve bu damga onun temel ayırt edici niteliği olarak görülür. Goffmann, bir toplum içinde normal ve uygun olarak kabul edilen­den farklı özelliklere “damga” (stigma) adını verir. Toplum, damgalanan bireyden hep aynı davranış biçimini beklerken, damgalı kişi de süreç içinde kendine yakıştırılan bu yeni rolü benimser ve içselleş- tirir. Goffmann, bireyin akıl hastası durumuna geçme­sinde, inanç sistemindeki değişimin önemli rol oyna­dığına inanır. Kişi, yasa dışı olmasa bile, başkalarınca hoş görülmeyen davranışları nedeniyle akıl hastanesi­ne yatırılarak toplumdan uzaklaştırılmıştır. Böylece, bir yandan aile, arkadaşlar, komşular, öte yandan polis, doktorlar, vb., resmi ve resmi olmayan toplum­sal denetim mekanizmalarını oluşturarak, bireye akıl hastası tanımını yakıştırırlar. Akıl hastanesinde kimliğinden soyunarak, uyum mekanizmalarıyla yeni bir öz geliştiren kişinin olumlu, özel ve saygıdeğer özü unutulur, davranışı önceden kestirilemez kişi gözüyle bakılır ve ondan hastalığını kabullenmesi istenir.