Olgular, Kavramlar, Kuramlar

Toplumda Tabakalaşma Ve Hareketlilik

Ahmet Zeki Ünal

Toplumda Tabakalaşma Ve Hareketlilik Quotes

You can find Toplumda Tabakalaşma Ve Hareketlilik quotes, Toplumda Tabakalaşma Ve Hareketlilik book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Dahrendorf'un kuramı hem Marx'tan hem de Weber'den esinlenerek yeni bir sınıf görüşü içermektedir. Dahrendorf ekonomik iktidarın bizzat siyasal iktidar olduğunu ileri süren Marksist görüşü reddeder. Marx'ı reddederken Dahrendorf, on dokuzuncu yüzyıldan bu yana sanayi toplumlarında ortaya çıkan değişmelerden bir kısmını temel alır (Poloma, 1993: 116). Bunlardan önemlileri: 1- sermayenin ayrışması, 2- emeğin parçalanması ve 3- yeni orta sınıfın ortaya çıkışıdır.
onurun eşitsiz dağılımı, avcı-toplayıcı toplumlarda bir istisna değil kuraldır". Yani "İlkel avcı-toplayıcı toplumlarda, güç, ayrıcalık ve itibar geniş çapta, kişisel beceri ve yetilerin bir işlevi olduğu" (Lenski, 1966: 109) görülmektedir.
Reklam
Lenski sınıfı "toplumda zor ya da kurumsallaşmış gücün özgül bir şekilde, ayrıcalık ya da itibar açısından benzer konumda olan insanların bir araya gelmeleri" olarak tanımlar.
Lenski güç ve gereksinmenin, tabakalaşma sistemlerini yöneten iki temel ilke olduğu hipotezini ileri sürer (Poloma, 1993: 133).
Lenski, mal ve hizmetlerin bölüşüm biçimleri arasındaki farkların, toplumun teknolojik gelişim düzeyi ile ilgili olduğunu ileri sürer.
Görülüyor ki, Marksist teori biçimsel olarak on dokuzuncu yüzyıl Avrupa'sındaki sosyal ve siyasal çatışmaların karakterini yansıtmaktayken, işlevselci teori de, aynı açıklıkla, hiçbir zaman bir emekçi sınıfı ideolojisi geliştirmemiş; hiçbir zaman bir emekçi sınıfı hareketine tanık olmamış; sosyal hiyerarşinin, büyük ölçüde, gevşek bir doku içinde ilintileştirilmiş ve üyelikleri kişisel yeteneğe bağlı sayılan örgütlü statü gruplarından oluştuğuna inanılan ABD'deki toplumsal durumu yansıtmaktadır (Bottomore, 2000: 225).
Reklam
Tumin şöyle yazmaktadır: "Mademki açıkça vazgeçilmez olan diğer tüm önemli sosyal işlevlerin yerine getirildiği, ama ödül ve saik olarak eşitsizliğin olmadığı kuramsal bir model tasarlanabilir, öyleyse tabakalaşma yapısal ve işlevsel zorunluklar ve kaçınılmazlıklar bakımından nasıl açıklanabilir?" Organize sosyal eşitsizliği sonsuzlaştıran kilit mekanizmaları açıklamak için analizini genişleterek, "bilinen tüm akrabalık sistemlerinin temel özelliklerinden biri" diye yazar Tumin "nesilden nesile eşitsizlikleri aktarma işlevi üstlenmeleridir. Benzer şekilde, bilinen tüm tabakalaşma sistemlerinin temel özelliklerinden birisi, akrabalık sistemlerini eşitsizlikleri aktarma aracı olarak kullanmalarıdır. Mademki bu doğru, öyleyse akrabalık sistemlerinin eşitsizliğin aktarıcıları işlevini yok etmenin (böylece akrabalık sistemlerinin tanımını değiştirmenin), nesille ilişkili bu eşitsizlikleri de yok edeceği tanım itibariyle doğrudur. Açıktır ki ebeveynlere, kendi çocuklarına hem avantaj hem de dezavantaj aktarma yeteneği ve hakkı verilmemesi, akrabalık yapısının mevcut bütün kavramlarında ciddi bir değişiklik gerektirirdi" (aktaran Berberoğlu, 2009: 120).
Ekonomik koşullardaki eşitsizliğin, gerek toplum gerek özel sosyal gruplar için birtakım önemli sosyal işlevlere sahip olduğunu ileri süren, göz önüne alınması gereken başka birçok iddia vardır. Örneğin, müreffeh bir toplumda 'pis işler'in görülmesini düşük ücret ve buna eşlik eden yoksulluğun sağladığı söylenebilir. Görevleri ne olursa olsun eğer bütün insanlar aynı ücreti alırlarsa, pis ya da alçaltıcı işler asla görülmez. Refah eleştirileri bu iddianın yanı sıra şu tipik iddiayı da ileri sürer: Belirli ekonomik etkinlik biçimlerinin düşük ücretle yapılmasını sağlamak sağlamak için, sosyal yardımların piyasadaki kazanç rayicinin altında olması gerekir. Yani eğer sosyal yardımlar düşük gelir seviyesinin üstüne çıkarsa, ortada iş aramak için gerçek bir gerekçe kalmaz. Yoksulların damgalanmasının, insanları çalışmaya ve genel üretime katkıda bulunmaya zorlamak gibi önemli bir ekonomik işlevi vardır (Turner, 2002: 43).
Mesleki konumlar tabakalaşma sisteminde hiyerarşinin temel birimlerini oluşturmaktadırlar, fakat bunlar zorunlu olarak başkalarının yargısının ve değerlendirmesinin doğrudan konuları değildirler. Bunlar daha çok, bu değer biçilen farklı mesleki konumlara bağlı özellikler ve niteliklerdir. Ya da başka bir değişle, bunlar, başkalarının değerlendirmeye hevesli olduğu (bir sosyal konum değil, onun özellikleri değerlendirilir) kültürel olarak anlamlı olan sosyal konumlara bağlı niteliklerdir (Swingewood, 2010: 270).
statü kavramına işlevselci bakış, derin eşitsizlikleri, çıkar çevrelerinin rolünü, kaynakların tekelleştirilmesini ve Amerikan toplum hayatındaki gruplar arası çatışmaların yaygınlığını (Bendix ve Lipset, 1966; Tumin, 1970) ihmal etmekle suçlanmıştır (Turner, 2000: 22. 23).
Reklam
Amerika'nın sınıfsız bir toplum olduğunun kuramsal savunusu yalnızca herhangi bir toplumsal bölünmenin göze çarpmadığı iddiasına değil, aynı zamanda ve bununla bağlantılı olarak, bireylerin ve grupların ödüller hiyerarşisinde alacakları yere ilişkin ölçütlerin, tutarlı bir sınıf kalıbının ortaya çıkmasını engelleyecek derece- de çok ve çeşitli olduğu iddiasına dayanmıştır (Parkin, 1997: 597). Böylece sosyal tabakalaşma, saygınlık mertebelendirilmesiyle (ranking) eşitlenen daimi bir konumlar derecesi olarak görülmüştür.
sınıfların, aile ve kilise gibi gerçek varlıklar mı, yoksa istatistiksel tahayyülün ürünleri mi oldukları tartışma konusu olmuştur. Bu ikinci görüşün savunucuları, Amerikan toplumunda ödüllerin bölüşümünün yukarıdan aşağıya, az çok kesintisiz bir süreklilik görüntüsü içinde olmasından etkileniyorlardı; böylece daha yüksek bir sınıfı ya da tabakayı daha aşağı olandan ayırt eden sınır çizgilerinin varlığına karar vermek, keyfi ve anlamsız bir süreçmiş gibi gözüküyordu. Keyfiydi, çünkü doğal çizgiler olmayınca, hemen her yerde yapay bir çizgi çizmek mümkündü; anlamsızdı, çünkü böylece ortaya çıkan sınıflar, paylaşılan ve kabul edilen bir üyelik anlamında gerçek toplumsal gruplaşmalara karşılık gelmezdi. Bu görüşün en erken ifade ediliş biçimlerinden birine göre, "alana bir toplumsal sınıf aramak üzere giren araştırmacı, orada olmayan bir şeyin peşinde demektir, onu ancak, zihnin uydurduğu bir şey olarak kendi kafasında bulabilir" (Parkin, 1997: 597).
108 öğeden 76 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.