Toplumsal Hafıza

Faruk Karaarslan

Toplumsal Hafıza Gönderileri

Toplumsal Hafıza kitaplarını, Toplumsal Hafıza sözleri ve alıntılarını, Toplumsal Hafıza yazarlarını, Toplumsal Hafıza yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Konumuz özelinde belirtecek olursak, resmî ve karşıt hafıza üretimi, karşıtlık ve karşılıklılık ekseninde şekillenmiştir. “Kemalizm, yaygın olan İslami üslubun yerine konabilecek hiçbir şey önermedi, var olan mekân-zaman yapılanmasının ne kadar derinlere kök salmış olduğunu bilemedi ve kitlelere sunabileceği her gün olanın stratejilerini
Sayfa 185Kitabı okudu
Geçmişle irtibatı koparılmaya çalışması sebebiyle dejenerasyona uğramış, silikleşmiş kültürel kodlar, siyasal erkin arzuları ile buluşunca ne kendi olabilmiş ne de başka birisine benzemiş bir hafızaya bürünmüştür. Örneğin; bugünün çocuklarının hafızasında şekillenen kahraman tipinin oluşumuna baktığımızda oldukça karmaşık ve çelişkiler içinde örüntülenmiş bir düzeyle karşılaşırız. Bir taraftan medyanın etkisi ile Süpermen, Demir Adam, Örümcek Adam, Kaptan Amerika gibi Holywood merkezli bir kahramanlık inşası söz konusuyken diğer taraftan millî eğitim müfredatının bir gerekliliği olarak insanüstü özellikleri ile sunulan Mustafa Kemal, yerli ve millî bir kahraman olarak işlenmektedir. Bu süreç, şiirler, gösteriler ve tiyatrolar ile süslenmektedir. Bu ikisinin de ötesinde Kemalist ideoloji ile örtüşmesi çok mümkün görünmeyen başka kahramanlık tipolojileri de çocuklara sunulmaktadır. Dizilerle yaygınlaşan Ertuğrul Gazi, Abdülhamit gibi Osmanlı’yı çağrıştıran tipolojiler, bunu örnekler niteliktedir. Her çocuk bu yolla kendisini Osmanlı’yı kurmaya ya da kurtarmaya namzet hissetmektedir. Sonuç olarak bugünün çocukları, çizgi filmlerden, okullardan ve dizilerden öğrendikleri kahramanlık tipolojileri arasında mekik dokuyarak kendi ideal tiplerini oluşturmaya çalışmaktadırlar. Eğer aile dindar ise bunlara peygamber, Kürt ise politik şahsiyetler, alevi ise imamlar eklenmektedir. Böylelikle mesele resmî hafıza ve karşıt hafızayı aşan bir pozisyona bürünmektedir.
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Türkiye’de ulus devletin hafızaya biçim verme arzusunun en görünür alanlarından birisi, tarih ve tarihsel anlatılardır. Her ulus, kendi varlığını kanıtlamak ve meşru zemine dayandırmak maksadı ile tarih alanında belirli düzenlemeler yapmak durumundadır. Zira etnik mensubiyetin merkezi bir anlam kazandığı siyaset zemininde, ulusların geçmişte de
Sayfa 180Kitabı okudu
Modern zaman sistemi esasında hatırlatma üzerine kuruludur. Saat dilimlerini her an hatırlatmaya odaklıdır. İnsanın kalkacağı, işe gideceği, iş molası vereceği, eve geri döneceği, maaş alacağı, ödemelerini yapacağı, tatile çıkacağı vb. tüm pratikler, modern saat diliminin hatırlatmaları üzerine kuruludur. Fakat bu hatırlatmalar, insanın modern
Sayfa 134Kitabı okudu
John Urry (1997), mekânların hızlı bir şekilde tüketilmesini turist bakışı (tourist gaze) kavramsallaştırması ile analiz etmektedir. Gerçekten de birkaç günde birkaç mekânı gezmeyi ve tanımayı hedefleyen turistin mekâna bakma biçimi, mekânlann gelip geçici ve hatırlanmaya imkân vermeyecek kadar hızh bir şekilde hafızaya kodlanmasına neden olmaktadır. Bu durum hâliyle hızlıca unutulmaya müsait bir mekânsal tecrübeye sebep olmaktadır. Birçok turistik mekânın teneffüs edilerek, yaşanarak, tecrübe edilmesinden ziyade fotoğraf aracılığıyla hatırlatma nesnesine dönüştürülmesi, günümüz mekân kurgusunun toplumsal unutmaya odakh oluşunun ilginç bir örneğini teşkil etmektedir. Modern insan çoğu zaman gezdiği mekânın üzerinde dolayımda bulunmak, tabiri caizse mekânın tadını çıkartmak yerine anında fotoğraflamak ve sonraki zamanlarda hatırlayabilmek için o mekânı tüketim nesnesine dönüştürmektedir. Çoğu zaman sadece gittiği mekânların listesine sahip olmak için kendisini o mekânın fotoğrafını çekme mecburiyetinde hissetmektedir. Yani o mekânı ancak bir alet aracılığı ile hatırlayabilmektedir. Bu paradigmatik dönüşüm tabiatı itibarıyla hafızayı zayıflatıcı koşullar örüntüsünü de beraberinde getirmektedir.
Sayfa 130Kitabı okudu
Modern mekânın dönüşümüne ve zamanla ilişkisine dair çalışmalar yapan bir diğer düşünür David Harvey’dir. Harvey (2003) Sosyal Adalet ve Şehir adlı eserinde temel görüşlerine yer vermiştir. Modern mekânın üzerinde şekillenen kapitalist üretim ve tüketim süreçlerinin sosyal adaletsizliklerin kaynağı olduğunu ifade eden Harvey’e göre mekân âdeta
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Modernitenin zaman tasavvurunun nasıl toplumsal unutkanlığa sebebiyet verdiğine Connerton, Modernite Nasıl Unutturur? (2011) adlı eserinde ayrıntılı bir şekilde değinmiştir. Eserinin Unutkanlığın Zamansallıkları adlı Üçüncü Bölüm’ünde Connerton, modernitenin zaman anlayışının unutmalara sebebiyet verdiğini öne sürmektedir. Bu bölümü, dört
Sayfa 118Kitabı okudu
Kent hayatı bizlere modern zaman tasavvurunun izlerini sürmemize imkân vermektedir. Örneğin; bahçeli bir evde oturan ve her gün bahçesindeki sebze ve meyvelerle ilgilenen bir kişinin, bir mekân olarak bahçeyi tecrübe etmesi ile kent çeperlerinde kurulmuş -yani yerleşim yerlerinden uzak ve mekânsal parçalanmaya konu olmuş- hobi bahçelerinde meyve sebze yetiştiren kişinin bir mekân olarak bahçeyi tecrübe etmesi aynı düzeyde değildir. Yani modern zaman kategorilerine konu olan bahçe ile modern öncesi toplumların zaman tasavvurunda yer alan bahçeyi, zamansal açıdan tecrübe etmek aynı anlama denk düşmemektedir. Hobi bahçesinde oturan için zaman daha çok parçalanmıştır. İş, alışveriş, yemek, ibadet, eğlence, yol, konaklama vb. hepsi için belirli saat dilimleri belirlemesi gerekmektedir. Böyle bir parçalanmışlık içinde zamana rutinin dışında bir eylem eklemesi mümkün değildir. Bu parçalara ayrılmış hayat, gündelik hayatı bütüncül bir şekilde yaşamaya imkân vermemektedir. Parçalar ise zihinde dağınık hâlde ve herhangi bir mekânı tecrübe etmeye imkân vermeyecek şekilde durmaktadır. Sadece rutine binmiştir ve hız merkezlidir. Hayat, modern insan için daha çok tanımlanmıştır. Bu açıdan onun zaten belirli olan her eylemi, her an denetim altına alınabilmektedir. Bahçeli bir evde oturan kişi için ise zaman daha bütüncüldür ve daha az saate bağlıdır.
Sayfa 116Kitabı okudu
Peter Conrad, moderniteyi zamanın hızlanması olarak tanımlamaktadır (Conrad, 1999). Ona göre modernitenin en karakteristik özelliği, zamanın daha hızlı aktığına dair oluşan algıdır. Bu hızlı akış belirli rakamlarla tanımlanmıştır. Böylelikle gündelik hayat, tanımlanmış zaman aralıkları ile planlanmaktadır. Rakamsal karşılığı olan zaman aralıklarının denetlenmesi ve kontrol altına alınması çok daha kolay görünmektedir. İlk bakışta müspet görünen bu özellik, kontrol eden ve denetleyenin sizin dışınızda bir gücün de olabileceği düşünüldüğünde ürkütücü bir hâl almaktadır. Tüm bunların yanı sıra modern zaman her anıyla tanımlanmış olmasından dolayı her eylemin zamanı da tanımlanmıştır. Bu ise zamana yetişmeyi gerektirmektedir. Yani insanoğlu modern zaman kurgusundan hıza mahküm olmuştur. Teknik imkânların gelişmesi ile de yakından ilintili olan bu özellik aynı zamanda bir paradoksu da ortaya çıkarmaktadır. Bir taraftan her şey hızlanırken diğer taraftan zaman insana yetmemektedir. Modern öncesi toplumlarda kendi hâlinde akıp giden zaman, modern dönemde insanlar için sürekli arkasından yetişilmesi gereken ve saniyelerin önemli olduğu anlara dönüşmüştür. Bu sebeple modern bir kent mekânı olan metropollerde zamanın akışı ile bir Anadolu köyünde zamanın akışı aynı değildir. Modern hayatın parçalı ve hız merkezli bir zaman tasavvuru vardır.
Sayfa 114Kitabı okudu
Geri14
50 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.