Türkiye'de bugün ilericilik, hatta sosyalizm adına, Doğu isyanlarının başında bulunan ağaları, şeyhleri ve seyitleri bayrak edinen tavırlara rastlanıyor.
''Cumhuriyet Devrimi Kanunları'' adı verilen bütün yasalar, devleti ve toplumu feodal sınıflardan arındırmaya ilişkin düzenlemelerdir ve uygulanmıştır.
Dersim bir isyanmıdır, yoksa Kemalist yönetimin bastırma hareketimidir? Her ikisi de doğrudur. Dersim hükümeti, kendi derebeylik düzeninden vazgeçmemiştir; üstelik silahlıdır. Cumhuriyet hükümeti ise oraya kendi düzenini yerleştirme kararındadır. Silahlı güce kumanda eden merkezi otorite ile yerel derebeylik otoritesinin çarpışması kaçınılmazdı ve olmuştur.
Örneğin Dersim'de Seyit Rıza, 230 köye hükmetmektedir. Reisler, bu topraklardan geçenlerden ''toprak bastı'' parası almaktadır. Seyit Rıza'nın hükümranlık alanı, Batı illerine kadar uzanmaktadır. Kendisinin ''Maliye Nazırı'' İstanbul'a giderek her yıl Kürtlerden cizye toplamaktadır. Bu vergiyi ödemeyenlerin Dersim'deki ailesi baskılara uğramaktadır.
Milli mesele, aynı zamanda feodalizmden kurtulma meselesidir. Kralların ve sultanların tahtlarını deviren, derebeylikleri ortadan kaldıran demokratik devrimler, köylüyü toprağa bağımlılıktan kurtardı, milli piyasayı oluşturdu ve milleti yarattı. Milli devletler bu temelde kuruldu.
Bu eşyalar içinde en zavallısı insanlar değil midir ?
Saban ve çatı cansızdır, hissetmez. Fakat ömrü elli altmış seneyi bulan zavallı insan burada, şeytan adasında müebbet ağır hizmete zincirlenen bir mahkumdan daha sert bir rejime tabidir.