"Evet. Biz sebep olduk. Her seferinde bir sent. Beş sent. On sent. Yirmi sent. Bir dolar. Geniş yürekliydik biz. İyi huyluyduk. Sırf paramız olsun diye para istemiyorduk ki. Başkalarının parasını onlar parasız kalmasınlar diye istemedik. Tezgahlarına gülümseyerek birer sent bıraktık. Veznelerine gülümseyerek beşer sent koyduk. Ön kapımızdan on sent uzattık. Yol boyunca para verdik onlara. Para istemediğimizden para çalmadık. Onları biz şımarttık, el üstünde tuttuk, gönüllerini yaptık. Bizden çalmalarına müsaade ettik. Bizi kancaya taktıklarını biliyorduk. Farkındaydık bunun. Bizi dolandırarak küçük kırmızı sentlerimizi aldıklarını biliyorduk. Bal gibi biliyorduk. Herşeyin fiyatını yavaş yavaş arttırdıklarını biliyorduk. Emeğimizin karşılığı olan paradan kestiklerini de biliyorduk. Farkındaydık bunun. Bizden çaldıklarını biliyorduk. Onlara çalıp çırpmayı biz öğrettik. Müsaade ettik. Sırf sıradan insanlar olduğumuz için bizi dolandırabileceklerini düşünmelerine izin verdik. Alıştılar buna."