Yaşamak ne güzel ?..
İnsanların yaşamaları, çalışabilmeleri, çalışmalarının, düşünmelerinin ve hayallerinin mahsullerini devşirebilmeleri ne güzel ?..
İnsan denilen soy varlık, bütün bu mutluluklara layık ...
Toplum içinde, gelişmeyi insanın hayrına yöneltebileceğimiz nispette mutlu oluruz. Nizamların, rejimlerin ereği, hikmeti bundan başka ne olabilir ki...
Gerçek başka, kutsal gene başkadır. Kutsal olan gerçek olmayabilir. Ama insan; gerçeklerin, zaruretlerin hasılası olarak yarattığı fikirlerini ve rejimlerini, bir zaman gelir kutsallaştırır. Onları dokunulmaz hale getirir. Dokunulmazlığın, kutsallığın başladığı yerde ise gerçek sona erer. Nas'lar, dogma'lar başlar. Yeni fikirler de, rejimler de donar. İnsanın kendi eserine kendisinin tapışı ve kendi eserine kendisini kurban verişi, işte ondan sonra başlar...
Bu bitmeyen dava, nizamlar ve insanlar çatışmasıdır. Nizamlar, insanların eseridirler. Ama insan, nizamlar üstündeki hakimiyetini kaçırırsa, nizamlar insana hükmederler...
Dinler de, saltanatlar da, rejimler de, doktrinler de insanlar içindir. Yoksa insanlar bunlar için değil. Asıl olan insandır...
Toplumun kendi rejimi üstündeki murukabesi (denetimi) kaybolunca, ya cihangirler, ya diktatörler türer. Tiranlar, din veya doktrin adamları, demagoglar, hem toplum içinde hem toplumlar arasında savaşı, toplum nizamı haline getirirler.