Bazı kitapların yazılış amacı, çok iyi niyetlere hizmet ediyor. Toprakyiyen’de bunlardan biri: Kadın cinayetleri kurbanlarına ve kurtulmayı başaranlara atfen başlıyor kitap. Kurgusu itibariyle de değişik bir kitap: Abisiyle yaşayan ve geçmişsinde travmatik olaylar barındıran genç bir kızın özel bir yeteneği var. Bu yetenek sayesinde, toprak yiyerek nerede olduğu bilinmeyen kayıp ya da ölmüş insanların durumunu görebiliyor. Karakterimize de yakınını arayan farklı danışanlar geliyor. Birçok olayın içerisine kesik kesik görüntülerle girip çıkıyoruz. Belli ki hepsinin başına çok üzücü olaylar gelmiş. Farklı mağdurların yaşadıklarına yapılan vurgular dikkat çekiyor. Hikâye içerisinde, bir de karakterimizin 2 farklı kişiyle farklı zamanlarda birlikteliği aktarılıyor. Bu ilişkilerin detayında, baş karakter biraz zayıf tasvir edilmiş. Bu sebeple ben hikâye sonunda, kendisinin de başına kötü bir olay gelebilir diye tahminde bulunmuştum. Anlatılanlar, amaca hizmet etse de benim beklentimi karşılamadı. Yine de, feminist ve aktivist bir yazar olarak Dolores Reyes’in küresel bir olgu olarak kadın cinayetlerin konusunda en azından Arjantin ve İspanya’da ses bulmuş olması sevindirici. Dilerim sonraki kitaplarında, bu konuyu daha vurucu şekilde ele alır.