Yazarın bütün eserlerini okumuş biri olarak maalesef bu eserini okurken sıkıldım. Sebebi ise heyecanın ve gerilimin olmamasıydı.
Eserin ana fikri çocuklar...
Dünyanın her yerinde şiddete, tacize, tecavüze, haksızlığa uğrayan çocukların bir kaç sayfalık hayatlarından kesitlerinin anlatıldığı eser, bir noktada reklamcı olan Laura Schrader'ın yeğeni Mia ile bağlantılanıyor. Olay kurgusu her ne kadar Şizofren hastalığı ile ilişkilendirilmeye çalışılsa da,bir kaza sonucu bagajda bulunan çocuk cesedi ile bir köy halkının tamamen ortadan kaybolmasının gizemi üzerine kurgulanmış...
Eser, kaza sonucu Laura'nın ifadesini almaya çalışan psikiyatr Robert'ın, onun anlattıkları karşısında dehşete düşüp, yıllar içinde insanların halüsinasyon ve sanrıları arasında gerçeklikten kopuşlarına şahitlik edip, Laura'nın anlattıklarını ise tıbben bir yere koyamayarak onun bildiklerini sabır ile dinledikten sonra onun söylediklerini, aklından geçenleri anlamaya çalışarak ilerliyor...
Son sayfalardan önce ki bölümlerde olayın yaşandığı bölgedeki zehirli atıkların insana halüsinasyon gördürdüğünü yazan yazar, son bölümde ise dünya geneline indirgediği konuyu bağlayamamış. Çocukların dünya üzerinde tüm yetişkinlerden intikam almak için giriştikleri eylemlerin sebebi ise havada asılı kalarak, eser sonlandırılmış...
Yazar teşekkür bölümünde "Yeni ve önceki kadar kasvetli bir edebi alana açılmak üzere bildik yolumdan ayrıldığımda bana güven adına müthiş bir avans sağladılar." diyerek bir kaç isme teşekkürlerini iletmiş fakat bu yazım dili önceki eserlerine göre gerilimden uzak olmuş. Ben okurken hikayenin içine giremedim...