al... ver!, al... ver!, al... ver!
nefesi al da verme bir bakalım...
çatlarsın! nefesi ver de alma bir bakalım.... patlarsın!
bittiiii... daha ne ararsın?
Refahın ve seçme olanağının çok fazla olduğu toplumlarda alışveriş yapma ve tüketme temel boş zaman faaliyetleri haline gelmiştir. Toplumsal sınıf ve toplumsal roller, bireyin hangi kimlikle yaşaması ve neleri yapması gerektiğini belirleyen önemli etkenlerdendir. Tüketimi istenilen ve öngörülen biçimde yapmayan, yapamayan tüketiciler başarısızlar ya da tutunamayanlar olarak adlandırılıp etiketlenmektedir.
Kısaca "tüketici egemenliği" olarak bilinen kavram ve uygulamalar kendi içinde bazı kısıtlamalara da sahiptir. İlk ve en önemli kısıtlayıcı faktör "bütçe sınırları"dır. Tüketici, finansal olanaklarının sınırları içinde egemendir.
Tüketim kültürünün en önemli konularından biri "farklılık" yaratma üzerine oturmaktadır. İnsan olarak hepimiz, sınıflı bir toplumda bir yandan üstün gördüğümüz gruptan kopmamak için aradaki farkları gidermeye çalışırken, bir yandan da bulunduğumuz grubun içerisinde, göze çarpmayı, "fark edilmeyi" ve üstün duruma gelmeyi arzularız. Güzellik, başarı ve gücü yansıtan ürünlerle etrafımızda hayranlık yaratmaya çalışırız.
Yeni ürünlerin geliştirilmesi ve kullanım ömürlerinin hem fonksiyonel hem de sosyo-psikolojik olarak kısaltılması, tek kullanımlık olarak tasarlanması, elde bulunan ve kullanılabilir olan ürünlerin değer kaybederek elden çıkartılmasına neden olmaktadır. Bu durum, sürekli talep artışının önemli bir nedeni olabildiği gibi, tüketicilerin tatmin olma düzeylerinin de hep daha yükseğe çekilmesini sağlamaktadır.