Kültürel belleğin büyük bir kısmını oluşturan sözlü anlatılar toplumların aynasıdır. Onların hayata bakışlarını, inançları ve değer yargılarını taşır ve aktarırlar. Küreselleşme, teknolojinin gelişimi vd. nedenlerden dolayı kültürel çeşitlilikten tek tip kültüre doğru bir gidişat vardır. Bu sorunların çözümü için 1939’Iarda halk biliminin bir dalı olarak uygulamalı halk bilimi ortaya çıkmıştır. O günden günümüze gelinceye kadar canlandırma, yaratım, aktarım, dönüşüm vb. kavramlar etrafında tiyatrodan sinemaya, resimden edebiyata kadar pek çok alanda farklı uygulamalar ve çözümler üretilmiştir. Uygulamalı halk bilimi temelde gelenekte yaşamış ya da yaşayan unsurları o günün şartlarında, bağlamında yeniden yorumlamaya da dayanır. Onur Kuralay’ın bu eseri de uygulamalı halk bilimi çerçevesinde değerlendirilebilir. O, sözlü anlatılardaki önemli motifleri çağına uygun bir biçimde kendi duygu ve düşünceleriyle güncelleştirir. Türk kültür belleğinde önemli kodlara sahip unsurları hem edebiyat hem de resim sanatını birleştirerek yorumlamakta ve okura aktarmaktadır.