Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi

İsmail Beşikçi

Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi Hakkında

Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
1/10
4 Kişi
8
Okunma
1
Beğeni
658
Görüntülenme

Hakkında

Dersim Jenosidi, devletin inkara gücünün yetmediği kadar açık olan bir icraatıdır. Bunun en bariz kanıtı bir bölgeye özgü çıkardıkları ve "Tunceli kanunu" diye tanımladıkları belgelerdir. Zira buraya özgü çıkarılan kanun, diğer katliamların "Jenosid olmadığı" anlamına gelmez. Kürdistan'da diğer tüm direniş alanlarını dağıttıktan sonra, kendilerinin tanımladıkları "Dersimçıbanı söküp atmak" için kanunlar hazırladılar. Özel vali ve müfettişlik tayin ettiler. Kara ve hava harekatı planladılar. Mecburu iskan, kız çocuklarını zorla ailelerinden alarak hizmetçi yaptılar yada zorla evlendirdiler. Türk yetiştirme yurtlarına yerleştirerek kendilerini, kültürlerini yaşamalarına engel oldular. Kendilerine yabancılaştırmak ve Türklüğe özendirmek için program hazırlayıp uyguladılar. Dersim'in 130 bin olan nufusu 50 bine düşürüldü. Bu nufusun 50-60 bini toplu katledildi, telef edildi. 20-30 bin insan sürgüne gönderildi. Tüm plan ve yaşananlara rağmen, olgunun, zamanında bilimin kavramlarıyla tartışılmaması düşündürücüdür. İsmail Beşikci'nin bu incelemeyi, 1977 yılında hazırlamış olması, ilk kez "Dersim jenosidi" kavramı ile tanımlaması dikkate değerdir. "Jenosid/soykırım" kavramının 1990'lardan sonra, Kürd ve Türk çevrelerinde tartışmaya geç dönemde başlaması, tüm sorunları ele almada geciktiğimizi ve devletin resmi ideolojisinin bu boşluğu ve gecikmişliği çok muazzam lehine kullanarak bilgi kirliliği ve yanılsamalar yarattığı, mağdurları bile kendi "portresi" haline getirip, politikasına araç ettiğini gözlemlemekteyiz. "Tunceli kanunu (1935)" ve uygulaması, Türk sömürgeciliğinin boyutlarını, cüretini, Kürt ulusuna meydan okumasını göstermesi bakımından da son derece önemli bir olgudur. Öte yandan, "Tunceli kanunu" ve uygulamalarının, insanlar tarafından nasıl algılandığının ve kavranıldığının araştırılması da önemlidir. Bu konudaki inceleme, Türk üniversitesinin, Türk profesörlerinin, Türk yazarlarının, kısaca Türk düşüncesinin bilimsizliğini, olgulardan kopukluğunu, bilimsel düşünce sürecine darbeler vurmada ne kadar ileri gittiğini, ışıksızlığını, resmi ideoloji karşısındaki dalkavukluğunu göstermesi bakımından ayrıca önemlidir. Araştırmada, kanunla ilgili meclis görüşmeleri, kanunun gerekçesi verildikten sonra, bu olguya ilişkin olarak, Türk üniversitesinin, profesörlerinin, düşünürlerinin ve yazarlarının Türk solunun görüşleri, olguyu nasıl algıladıkları ve kavradıkları ele alınıp eleştirilmiştir. Bu arada, göç ile gelen (alaktonlar), yerel (otokton) halkları yok etmeye koyulduğu 'Jenosid Havzası' olan Yakın Doğu coğrafyası, Kürdistan'daki, özel olarak da Dersim'deki jenosid uygulamaları, çeşitli kaynaklardan yararlanılarak sergilemeye çalışılmıştır. Kritik edilmesi dileğiyle! İsmail Beşikçi'ye saygı, okura dostlukla...
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 29 dk.Sayfa Sayısı: 264Yayınevi: İsmail Beşikçi Vakfı
ISBN: 9786058693395Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 30.8
Erkek% 69.2
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

İsmail Beşikçi
İsmail BeşikçiYazar · 42 kitap
Sosyolog ve yazar İsmail Beşikci 1939'da Çorum İskilip'te dünyaya gelmiştir. İskilip'te ilkokulu okuduktan sonra Çorum lisesini bitirerek, 1962 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. 1965-1971 yılları arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde asistanlık yaptı. Erzurum'da Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde sosyoloji asistanı iken aynı bölümde sosyoloji doçenti olan Orhan Türkdoğan tarafından Marksist propaganda ve bölgecilik yaptığı gerekçesiyle 'ihbar' edilen Dr. İsmail Beşikci 12 Mart1971 döneminde sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı ve üniversite ile ilişiği kesildi. 1974 affıyla cezaevinden çıkar bu kez de Kürt sorununu işleyen düşüncelerinden ötürü yargılanır. Kürt sorunu üzerine araştırmaları ve yazılarıyla tanınan Beşikçi, 8 kez cezaevine girip çıktı ve yaşamının 17 yılı cezaevinde geçti. 12 Eylül askeri darbesinden önce 1979'da cezaevine girer ve 1987'de serbest bırakılır ancak davalar bir türlü peşini bırakmaz bu davalardan giydiği hükümlerle 1999'a kadar tutuklu kalır. 1999 yılında yapılan sınırlı yasal düzenleme sonucu tahliye olduğunda hakkında toplam 100 yıl hapis ve 10 milyar lira para cezası verilmişti. İsmail Beşikçi'nin 36 kitabından 32'si yasaklandı. Özellikle ErzurumAtatürk Üniversitesi'nde asistanlığı döneminde yaptığı çalışmalarla dikkati çekmiştir. Bu dönemde doktora tezi olarak hazırladığı "Alikan Aşireti Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme" alanında ülkemizde yapılmış olan en önemli sosyolojik bilimsel bir çalışmadır. Öğretim üyeliği döneminde ülkemizde yaşanan öğrenci hareketleri de göz önüne alındığında çalkantılı bir döneme denk gelmektedir. Dönemin hükümeti tarafından (S. Demirel hükümeti) suçlanmış ve akabinde uzun yıllarını geçireceği hapishane hayatı başlamıştır.