Savaş, karaborsa, yokluk. Anadolu'dan gelmis de açlıktan vapurda bayılmış ama öyle bir bayılmak görülmemiş insanlar. Her bir köşesi İstanbul'un, hatta Sakarya, yola çıkmış güverte köşesine bilet almaya yavrusu gibi tavşanlarını, hediyeliklerini satmış nineye. O nine ki asla ihtiyarlamayan, "artık yaş aldıkça çirkinleşen kadınlar " dan olmayan, bir "kalıpta eski zaman maviş gözleriyle " kalan nine.
Güzellik yarışmasında gömleğinin kollarını çekip duran " alaturkacılara" kaybetmiş alaturka Peyami Safa. Asla başka kimseden okuyamayacaginiz, duyamayacaginiz kendisinin belki de şair hali ama o kadar da uzağı Orhan Veli. Galeride resim üzerine ahkam kesmeden, daha doğrusu hayatının hikayesinin hiç bir yerinde ahkam kesmeden bu kadar düz çizgi çözebilen başka yazar azdır, Çalılar Abidinler, Picassolar.
Garibin halinden garip anlar, çıkışmayan iki buçuk lira, dünya kimin ? Harften bize ne, en iyi bildiğimiz, en evvelden yapabildiğimiz...