Orta Doğululaşma olgusu Tarık Oğuzlu (2008, 2012: 154) tarafından ileri sürülmüştür ve bu olgunun göstergeleri olarak Türkiye’nin AB, ABD ve NATO ile ilişkilerine kimlik odaklı yaklaşmaktan vazgeçerek daha gerçekçi ve pragmatik bir yaklaşım edindiği ileri sürülmüştür. Benzer argümanı öne süren Burhanettin Duran da Türk dış politikasının ağırlık merkezinin değiştiğini ve Orta Doğululaştığını ifade etmiş ve Ortadoğu’nun Türkiye için “sadece güvenlik sorunlarının ve tehditlerinin yoğunlaştığı bir yer olmaktan çıkmakta olduğu[nu]” savunmuştur (Duran, 2009: 385-386). Orta Doğululaşma kavramı İsmail Cem döneminde de tartışılmıştır. Nitekim İsmail Cem verdiği pek çok mülakatta Türkiye’nin Orta Doğu ve Arap ülkeleri ile ilişkilerini yeniden ele alacağını belirtmiş, Arapların hassasiyetlerini daha fazla dikkate almanın Türk dış politikasını daha etkin ve başarılı kılacağının altını çizmiştir.