Türk İnkılabına Bakışlar

Peyami Safa

Türk İnkılabına Bakışlar Quotes

You can find Türk İnkılabına Bakışlar quotes, Türk İnkılabına Bakışlar book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Ahmet Ağaoğlu
“Siz Türklüğü ikiye bölüyorsunuz: Birisi Osmanlılık tarihiyle başlayan Türklük, diğeri ise Osmanlı tarihinden evvel yaşamış veyahut Osmanlılığın haricinde bulunan Türkler. Siz bu ikinci kısmı tamamen atıyor, onlardan bahsetmekten nefret ediyorsunuz. Dünyada bir Arap, bir Acem, bir Fransız, bir İngiliz, bir Alman bulamazsınız ki kendi milliyetini ikiye bölsün ve birini kabul, diğerini reddetsin.”
Atatürk inkılabının değişmez iki prensibi vardır: Milliyetçilik, medeniyetçilik. Bugüne kadar gerçekleşmiş hiçbir inkılap hareketi yoktur ki bu iki kaynaktan fışkırmamış olsun.
Reklam
İslamcılar ikiye ayrılırlar. Bir kısmı, Şeyhülislam Musa Kazım, Mahmut Esad ilâh... gibi koyu şeriatçidirler. Bunlar için “şeriat mahzı hikmet, mahzı hakikat ve mahzı adalettir. Ahkamı diniye ve şer’ iyeden zerre kadar inhiraf caiz değildir.” Diğer kısmı da Mehmet Akif, M. Şemseddin, Said Halim ilah... gibi, ecnebi bir dil bildikleri için, garp kültürüyle az çok temaslarından kazandıkları bir tenkit ruhuyla kaba sofulardan ayrılanlardı. Bunlar için “babı içtihat kapanmamalıdır. İslâmın inhitatı içtihat kapısı kapandıktan sonra başlar. Terakkimize mâni olan İslamiyet değil, bize öğretilen Müslümanlıktır: Yanlış ananeler ve hurafelerdir.”
mahz: bir şeyin aslı / inhiraf: değişme, bozulma // inhitat: gerileme.Kitabı okudu
Türk Ocakları, Çarlık Rusyası’nın yıkılmasından da kuvvet alan tek ve son ümit halinde, “Büyük Türk Birliği” hayaline daha kuvvetle sarıldılar. Rus ihtilâli üzerine İstanbul’a gelen Kırımlıları İstanbul Türk Ocağında selamlayan Hamdullah Suphi bu hülyayı böyle hülâsa ediyordu: “Harpten evvel hiçbir içtima günümüz yoktu ki Kafkasya’dan, Kırım’dan, Kazan’dan, Türkistan’dan, kendi âlemimizin muhtelif köşelerinden gelmiş kardeşler burada bizimle beraber aynı düşüncenin ufkuna, heyecanına dalmasınlar. Ocağın bir çok meşhur günleri oldu. Onlar arasında, biri İsmail Gasprenski’nin günüdür. Şimal topraklarında yaşayan milyonlarca Türk’ü kendi benliğine vâsıl eden, kurtaran bu aziz ve kutsî babamız, ayrılmadan evvel kulaklarımıza asla unutmayacağımız bir söz fısıldamıştı: “Bazı düşünceler vardır ki o bize yasaktır, demişti, onları bizden sonraki nesillere bırakalım. Biz manevî birliği yapalım, dilleri birleştirelim, siyasî birliği başkaları düşünsünler.” Bu söz Ocağın eskiden beri akide olarak kabul ettiği bir düsturdur. Ve biz ona sadık kaldık. Biz yalnız bir şey istiyoruz. Dil birliğiyle vicdan birliği. Uzak yakın bütün Türklerin kalpleri aynı duygularla çarpsın, zihinleri aynı birlik hülyasına dalsın. Biz bu hülyadan başka bir şey düşünmüyoruz.”
Türkçülerle İslâmcılar da İslâm beynelmileliyeti fikrinde birleşirler. Her iki cereyanın mensupları için de Türk milleti, Hristiyan değil İslâm beynelmileliyetine mensuptur. Aralarında din, harf, ıstılah ve biraz da dil beraberlikleri olan İslâm kavimleri arasındaki camia münasebetini kuvvetlendirerek muhafaza etmek lâzımdır. Bir farkla ki: Türkçüler daha geniş bir İslâm beynenmileliyeti içinde din, dil ve ırk birliğiyle büyük bir Türk âlemi vücuda getirmek istiyorlardı; İslamcılar millet kavim ve ırk farkı tanımadan doğrudan doğruya büyük İslâm birliğini aradılar.
Türk tarihi ve harsı — Türk tarihi Osmanlı Devleti’nin kuruluşuyla başlamaz. Ondan evvel büyük bir Türk mazisi ve medeniyeti vardır. Türk milletinin Osmanlılardan çok evvel başlayan tarihlerini, ahlak ve âdetlerini, lisan ve edebiyatlarını, iktisadî vaziyetlerini tetkik etmek lâzımdır. Cengiz, Attila, Timur, Türk düşmanları tarafından yazılmış tarihlerin isnat ettikleri vahşetlerden tenzih edilmelidir. Türk şiirlerinde, masallarında, romanlarında Turanın aslî tipleri, çağlayan dereler kenarına muhteşem ormanlar yanında kurulmuş baba çadırları, üstünde at ve koyun sürüleri otlayan yüksek otlu çayırlarda ecdad kabilelerinin yavaş yavaş göçmeleri, bütün mirasları can çekişen ataların elinden teslim alınmış yalınkılıcından ibaret eski Türklerin yenilmez şecaatleri, sonsuz fedakârlıkları canlandırılmalıdır. Kafkasya’da, Volga kıyılarında, Türkistan’da, İran’da ve diğer bütün Türk illerindeki Türkler arasında şimdilik bir tarih, dil ve hars beraberliği olduğu kanaati millî vicdanlarda şuurlanmalıdır (P. Risal’in “Türkler Millî Bir Ruh Arıyorlar” adlı eserinden Türk Yurdu’nun yaptığı tercümenin bir hülâsası).
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.