Türk Kültüründe Taşlar

Hakkı Acun

Quotes

See All
Seten (Dibek) Taşı : Buğday yıkanıp kurutulduktan sonra daha kolay pişirilmesi ve kabuğundan ayrılması için soku taşlarında ahşap tokmakla dövülürdü. Seten taşları ise soku taşlarının daha büyüğüdür. Buğdayı ezmek için yuvarlak değirmen taşı at ve eşeklerle çevrilerek ezilirdi. İçi çukur olan bu taşlar da köy meydanlarında, çeşme kenarlarında, harman yerlerinde ve mahalle boşluklarında yer alır. Buğdayın dövülmesi, keşkek, çorba gibi yemeklerin yapılması içindir. Dövülen buğdaya da yarma ismi verilir.
Bulgur (El Değirmeni) Taşı: Buğdayın yıkanıp kurutulduktan sonra daha kolay pişirilmesi ve kabuğundan ayrılarak iki taş arasında kırılmasını sağlayan yuvarlak, üst üste gelen, gözenekli, volkanik sert iki taştır. Üstteki taşın kenarında taşı taşın üzerinde çevirmek için dikine bir sap takılmıştır. Alttaki taş sabit, üstteki taş hareketli ve taşın ortası deliktir. Bu delikten buğday konularak, üstteki taş sapından tutulup çevrilir ve iki taş arasında buğday kırılır. Kırılan bu buğdaya bulgur, daha incesine de düğürcük ismi verilir.
Reklam
Lo (Loğ) Taşı: Toprak damlı yapıların üzerini, yağmur ve kar yağdığı zaman aşağıya suyun akıtmaması için damın üzerinde toprağın sıkıştırılmasını sağlamak için gezdirilen bir taştır. Bu taş silindir gövdeli iki ucu deliklidir. Deliklerinden “Y” şeklinde bir ahşap geçirilerek adeta bir arabanın tekerleği haline getirilir. Bu şekilde damın üzerinde gezdirilerek killi ve tuzlu toprak sıkıştırılır ve suyun aşağıya akması önlenir. Dam toprağının içine, toprak üzerinde bitkilerin yetişmemesi için tuz konulurdu. Eski çağlardan beri Anadolu'nun birçok yerinde kullanılan bu taş yörelere göre değişik adlar alır. En çok kullanılan adı Loğ taşıdır.
Süzek Taşı: Bulanık ve kirli suyu arıtıp içilir hale getiren bir taştır. Bu taş ponza taşı gibi volkanik ve ince gözenekli bir yapıya sahiptir. İçi dibek (soku) taşı veya hamam kurnası gibi oyulmuş, alt kısmı sivridir. Taşın yapısında bulunan kalsiyum, hem suyu arıtır hem de mikropları kırar. Taşın içine konulan kirli ve mikroplu su, taşın altındaki sivrilikten damla damla süzülerek altına yerleştirilen kabın içine temiz su olarak akar.
Çöpür Taşı
Suyun mimaride kullanılması Asya'dan beri Türk Sanatında görülen bir özelliktir. Artuklu ve Akkoyunlu yapıların da eyvanlar içinde çeşmeden kademeli biçimde akıtılarak sular değişik oyunlu yollarla havuzlara doldurulurdu. Aynı gelenek; Divriği Darüşşifası havuzunda, Konya İnce Minareli Medrese, Mardin Zinciriye ve Kasımiye Medreseleri havuzunda, Sivas Numan Efendi Kütüphanesi Türbesi'nde, Kayseri Güpgüpoğlu Konağı'nda görüldüğü gibi Selçuklu ve Osmanlılarda da karşımıza çıkar. İçerisinde dere veya çay akan şehirlerin bazılarında sular küçük arklarla (yollarla) avlu, bağ ve bahçe içerisinden geçirilirdi. Bu sular temizlik ve sulamada kullanılırdı. Evlerin avlularından geçirilen sular değişik kademelenme ile akıtılırdı. Bu kademelerin her birine muhtelif delikli taşlar konularak sular bunların içinden geçirilirdi. Taşların delikleri ses çıkartması için dışarıda bırakılarak bu deliklerden geçen sular her kademede farklı ses çıkartarak bir melodi oluştururdu. Bu taşlara Kosova'daki Prizren şehrinde Çöpür Taşı ismi verilirdi.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.