Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Çırpıda Türk Mitolojisi

Türk Mitolojisi 101

Selma Çolak

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Su kültü
“Türkler üstünde yaşadıkları yer-suya saygı göstermek zorundalardı. Suların kutsal koruyucuları vardı. Bu kutsal iye nehirlerde, ırmaklarda, göllerde, pınarlarda bulunabilirdi. Yaşadığımız coğrafyaya daha yakından bakalım. Şifalı sulara olan rağbet ve güven, bazı çeşmelerin, kuyuların ve kaynakların muhtelif hastalıklara iyi geleceğine olan inanç, suya okunup üflenmesi ve benzeri daha pek çok uygulamanın kaynağı nedir? Hıdırellez akşamı kağıda yazılıp toprağa gömülen dileklerin suya atılmalarının sebebi, mesajların bu yolla iletilip karşılık bulacağına yönelik inançtır. Kurşun dökme işleminde kişinin üzerindeki nazarı, negatif enerjiyi suya aktarıp kurtulma isteği vardır. Ya da üzerinde nazar olduğunu düşünen insanların nazar duası okunduktan sonra suya bakmaları, suya dokunmaları istenir. İnsanların suyun gücünü hala hatırladıkları, onun kötü enerjiyi hapsedip şifa verme yetisi olduğu düşüncesini hala taşıdıkları açıktır.
Sayfa 121Kitabı okudu
“Ağaçlar şekil itibariyle akrabalıkları ve soyları andırır. Ağacın gövdesinden çıkan dallar ayrı ayrı aileler gibidir ama kökleri ortaktır. Yeraltındaki bu kökler de ölmüş atalarla ilişkilendirilir. Çocuğu olmayan kadınların bir ağaçtan veya bir ağaç yoluyla çocuk dilemesi Türk coğrafyasının tamamında görülen yaygın bir gelenektir.”
Reklam
Geçmişte özümüz,günümüzde peşkeş çekilen yerler!
“Orman ve ağaç imgeleri, evrenin ve insanın yaratılışı hikayelerinde önemli bir yere sahip oldu.”
Kıyamet Başlangıcı
Hak eden yiğitler itibar görmeyecek, onlar güçlülerin elinde oyuncak olurken ayak takımı da bey olacaktı.
Sayfa 172Kitabı okudu
Ateş Kültü
“Ateş Türkler için temizdi, temizleyiciydi; kötü ruhları kovardı. Bugün de ateşin temizleyici özelliği Hıdırellez’de yakılan ateşle yaşamaya devam ediyor.Ateşin üzerinden atlayarak geçirilen dönemin olumsuzluklarından arınma, baharda yeni döneme arınmış bir şekilde girme isteği yenileniyor.Ateş kültünün aileyi ilgilendiren noktaları ise Ocak Kültü ile ilişkilendirilmiştir. Ateşin ruhu olduğu gibi ocağın da bir ruhu vardı. Bu ruh içinde yandığı ailenin ocağının korunmasından sorumluydu. Ocak bir ailenin birliği, yemeğinin piştiği anlamına geliyordu. Tam tersi de ailenin yok olması demekti. Ocağın sönmesi, ocağa incir ağacı dikilmesi gibi deyimler bu kültle doğrudan ilişkiliydi.
Sayfa 116Kitabı okudu
“Zamanla çocuk ve kadınları koruyan kutsal ruh Umay’a karşıt bir figür doğmuş; yine kadın ve çocuklarla ilgilenen, ancak bu kez amacı onlara zarar vermek olan Albastı (ya da Alkarısı) ortaya çıkmıştır. Albastı çocukları hasta eder, doğumu zorlaştırır, yeni doğmuş bebeklerin ruhlarına ve annelere musallat olur. Günümüzde ise yeni doğum yapmış kadınlar başlarına kırmızı kurdela bağlarlar. Aynı şekilde lohusa kadınların yastığının altına ya da başucuna konulan bıçak, makas, iğne gibi demirden yapılmış nesnelerin koruma sağladığı düşünülür. Devam eden bu uygulamaların mitolojik temeli Albastı’dan, Kara Umay’dan, Alkarısı’ndan korunmakta yatar.”
Reklam
“Eski Türk inancında Umay, çocukları ve annelerini koruyan, doğumların gerçekleşmesini sağlayan kısaca başlıca görevi insanlığı ve onun soyunu korumak olan kutsal ruhtu. Umay isminin anlamı da doğrudan doğumla ilişkilidir; kelime anlamı plasenta’dır. Yakut, Kazak, Kırgız halklarından kadınlar özel bir plasenta gömme ritüeli yaparlar. Umay ile ilgili bu ritüel kültürümüzdeki göbek bağını bir yere gömme geleneğinden tanıdıktır.”
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.