İnanç ve Jön Türk Temelinde

Türk Modernizmi

Hasan Gümüşoğlu

Türk Modernizmi Gönderileri

Türk Modernizmi kitaplarını, Türk Modernizmi sözleri ve alıntılarını, Türk Modernizmi yazarlarını, Türk Modernizmi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Filibeli Ahmed Hilmi ( 1865-1913) ise inkârcıları yarı bilgili ve yarı aydın olarak görerek ilim ve fennin kişiyi imana sevk edeceğini şöyle ifade etmiştir: “Ilim ve fen demek; olaylar arasındaki münasebet ve bağlantılardan ibaret olan kanunlar, sebepler ve benzerlikler demektir. Şu halde, ilim ve fen kısmen birleştirilmiş insanlık bilgisi olur. Fakat böyle bir birliği mümkün ve meşru saymak için, nihâî bir birliğe, kanunları dahi götürebilecek “sebep ten müstağni bir sebebe, bir vücud-ı mutlaka ihtiyaç vardır."” Filibeli Ahmed Hilmi, Allahi İnkar Mümkün Mü?,s.25
Pozitivizm’in kurucusu kabul edilen Aguste Comte bu durumu tasdik ederek şöyle demiştir: “Pozitif ilimlerin Avrupa’ya girişi Araplarla (Müslümanlarla) dır. En azından fethettikleri yerlerde, gözlemci eğitim yapılabilmesi için okulları onlar kurmaya başladılar. Öyle ki hararetli bir genel arzu herkesi bu noktaya çekti. Pozitif olanın, ihtimali olan, fiziğin metafizik üzerine galebesi kendini öyle güçlü hissettirdi ki kilise mensuplarının bir kısmı dahi içlerinde iki de papaz olmak üzere tahsillerini tamamlamak üzere Kurtuba’ya gittiler ve orada Arap profesörlerden gözlemlemeyi ve gözlemci ilimleri öğrendiler.”123 1863l 869 yıllarında Fransa’da eğitim bakanlığı yapan ve Osmanlı eğitim kurumlarının sistemleştirilmesi için kendisine bir proje hazırlatılan Victor Duruy’un (1811-1894) şu ifadeleri de Müslümanların geçmişte medeniyet, bilim ve sanatta kaydettikleri başarıyı teslim ediyordu: “Avrupa halkı cehaletin karanlık dehlizinde boğulmuş; ışığı, bir dikiş iğnesinin deliğinden sızıyormuşçasına az gördükleri sürelerde İslâm ümmeti ; edebiyat, felsefe, sanat, zanaatla pırıl pırıl parlıyordu: Bağdat, Kahire, Basra, Semerkant, Şam, Kayrevan, Fas, Gırnata ve Kurtuba gibi şehirler büyük bilim merkezleriydi. Bilim başka şehirlere ve milletlere bu merkezlerden yayıldı. Karanlık çağların Avrupa’sı İslâm şehirlerindeki keşifler, zanaatlar ve entelektüel sanatlardan yararlanmıştı.”129 128.Aguste Comte, Politique positive, Ill, 400’den naklen; Ahmed Rıza Bey, Batının Politik Ahlaksızlığı, s. 94. 129.Tunuslu Hayreddin Paşa, En Emin Yol, Cev.Alev Alatli,Şebahattin Yalçın,İstanbul 2004,s.123
Reklam
Batılı bir araştırmacı, Sigrid Hunke’nin ifadesiyle: “Tekten tüme doğru sabırlı ve itinalı yükseliş, sabırlı ve itinalı tümevarım, ilk defa Arap (İslâm) dünyasında ilmi bir metot” olarak kullanılmıştır. Yorulmak bilmeyen müşahede, inceleme ve ölçme ile teori ve faraziyeler iyice denenir ve doğrulanır veya serbest ve tam bir düşünce ve araştırma ile doğrulanmayanlara ise Batı’dan sekiz asır önce geliştirilen metodik bir şüpheyle (“bilimin ilk şartı şüphedir” ilkesi esas alınarak) yaklaşılarak doğru bilgiye ulaşılmaya çalışılırdı. Roger Bacon, Albert Magnus (1206-1280); Leonardo da Vinci (1452-1519) ve Galileo’de görülen Batı tefekkürüne ait ilk hür kanadın metoduna doğrudan doğruya tesir eden Arap (Müslüman) tabii ilimlerinin devir açıcı başarıları, bu hür müşahede ve tecrübeye dayanıyordu.126 126 Sigrid Hunke, Avrupa'nın Üzerine Doğan Islâm Güneşi, s. 289.
Gazzâlî, “Allah Teâlâ’nın hakiki mücib (vacib kılan) , Peygamberin onu haber veren (muhbir), aklın ise, peygamberin doğruluğunu (mucizesine nazar ederek) ve mahzuru (kaçınılması gereken şeyleri) bildiren” olduğunu ifade eder. Haber verdiği hususlarda peygamberi tasdik edenin akıl olduğuna dikkat çeken Gazzâlî, “sırf akla uyup da onunla yetinen, şeriatın nuruyla görmeye çalışmayan ve aydınlanmayan nasıl olur da doğru yolu bulur” diye sorar. Gazzâlî, aklı sağlam göze, Kur’ân-ı Kerim’i ise ışık yayan güneşe benzeterek, ışık olmayınca gözün, göz bulunmayınca da ışığın tek başına yeterli gelmeyeceğini belirtip akıl ve şeriatı bir araya getirmeyen kimsenin dalalete düşeceğini ve başarili olmayacağını söyler.(Gazzali,el iktisad,s.164,8)
Darwin’in ortaya attığı evrim teorisi, Comte’un insanlığın geçirdiği Üç Hal Kanunu ile uygunluk arz ettiği gibi ileride belirteceğimiz şekilde Marksistlerin iddia ettiği insanlık tarihinin feodal, kapitalist ve sosyalist safhalar halinde taksimi çerçevesinde Materyalist düşünceye de kaynak olma özelliği taşıyordu. Ayrıca “Tabii seleksiyon” doğrultusunda canlıların üreme ve hayatta kalma mücadelesi de kapitalist sistemin zorladığı insanın hayatta kalma mücadelesiyle benzerlik gösterdiğinden Darwin’in görüşlerinin modern düşünceyi ciddi manada katkı sağladığını belirtmek gerekir. Bu cümleden olarak Wilhelm Nietzsche (Nice)’nin (18441900) “Üstün İnsan” anlayışı, Arthur de Gobineau'nun (18161882) “Üstün Irk” nazariyesi, büyük oranda kaynağım Darwin’in tabii seleksiyon teorisinden almıştır. Ayrıca Darwin'in evrimle alakalı görüşleri Herbert Spencer (1820-1903) tarafından bütün varlıklara ve toplumlara teşmil ve tatbik edilmeye çalışılmıştı."39 39 Hayri Bolay, Türkiye'de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi, Ankara 2008, 9
Comte, her türlü ilahiyat inancını bertaraf ederek, bütün insanlığı kucaklamayı ve evrensel olduğunu iddia ettiği pozitif bir imanı tesis etme iddiasında bunmuştur.30 Comte, “Pozitif Din” veya “İnsanlık Dini” adını verdiği bir sistem icat etmek zorunda kalarak, insanların bilimde ilerlediğini ve aklın yol gösterdiği düşüncenin olgunlaştığını iddia ettiği zamanda bile bir ilaha iman ve dini kabulden uzak kalamayacağını göstermiştir.31 Ne var ki Comte; icat ettiği dinin esasları çerçevesinde “Tanrının yerine insanlığı ikame etmeye”32 çalışarak Allah inancının olmadığı veya insanın ilahlaştırıldığı, ilahî bir vasfı bulunmayan, beşeri bir din kurma gayretine girmiştir. Comte, 4 Şubat 1853 tarihinde Mustafa Reşit Paşa’ya gönderdiği mektupta “İslâm’ın; şarkı, Pozitif Dini kabul etmeye hazırladığını” iddia ederek onu pozitif dine davet etmiştir. 0, “Nihaî olarak zihinden ziyade kalpte muazzam bir nefret hâsıl etmesi gereken her türlü inançsızlığın mahküm edilişi, imanı kuvvetlendirmek için zorunlu hale gelmiştir” deyip bunu da “tek ilâh” inancını temel alan dinlerin yaptığını belirtmiştir. **** 29 Korlaelçi, a.g.e., s. 17. 30. Auguste Comte, İslâmiyet ve Pozitivizm, nşr. Christian Cherlîls, çev. Özkan Gözel, istanbul 2008, s. 25. 31.Filibeli Ahmet Hilmi, Allah'ı İnkar Mümkün mü? Istanbul 1979, s. 57. 32 Comte, Islamiyet ve Pozitivizm, s. 27. 33 Comte, A.e., s. 26, 28.
Reklam
Geri18
89 öğeden 81 ile 89 arasındakiler gösteriliyor.