Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3 Sözleri ve Alıntıları
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3 sözleri ve alıntılarını, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3 kitap alıntılarını, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir Cinayetin Romanın kendi de,matematiksel düzenlenişi,kurgu oyunlarını düzenleyen alternatif çözümleri ve roman yazmayı konu edinmesiyle kurmacanın yaşamdan çok mantığa (ya da matematiğe) yakın olduğuna somut bir örnek
Gulyabani'nin yazıldığı yıllar yani 20.yüzyılın başları Türkiye'de,özellikle halk sınıfında boş inançların yaygın ve güçlü olarak yaşadıkları yıllardır ve Gürpınar, Batı'nın maddeci pozitif düşüncesini ülkesine aktarmaya, halkın gözünü açmaya ve cinlere, perilere, fala olan inançlarını kırmaya çalıştı.
Türk romanı, bazı istisnaları bir yana bırakırsak, gerçekçi çizgiden pek ayrılmamıştır. Eleştirmenler de, çoğunlukla, gerçekçi yöntemi övüyor, romanın başarısı için vazgeçilmez bir yöntem sayıyorlardı. Egemen görüş sanatın sanat için değil toplum için olduğu görüşüydü ve hele 1960'lardan sonra, G. Lukács'dan yapılan çevirilerin de etkisiyle klasik gerçekçilik yetersiz görülmeye başladı ve toplumcu gerçekçilik gözde yöntem oldu. Ancak 1980'lerde onaya çıkan yenilikçi roman bu durumu değiştirdi.
(Orhan Pamuk’un eseri) Kara Kitap ile Mesnevi ve özellikle Hüsn ü Aşk arasında birtakım bağlar kurulacağını, okur, Galip ve Celal adlarıyla karşılaştığında değilse de apartmanın adının "Şehrikalp" olduğunu öğrendiği zaman tahmin edebilir. Çünkü yazar apartmana verdiği Şehrikalp adıyla, Şeyh Galip'in Hüsn ü Aşk'ındaki Diyar-ı Kalp'e açık gönderme yapmaktadır. Romanın geri kalan kısmı, yazarın, Celal karakteriyle Mevlana Celaleddin Rumi arasında ve Galip karakteriyle de Şeyh Galip arasında çağrışımlar uyandırmak istediğine kuşku bırakmaz.
Bir Düğün Gecesi, bir yönüyle 12 Mart romanları arasında yer alırken, gerçekçi romandan modernist romana kayışıyla da, daha sonra gerçekçi yöntemden büsbütün uzaklaşan l980'li yılların romanına bağlanır. Ayrıca hayal kırıklığına uğramış ve politikaya küsmüş devrimci küçük burjuva aydınının çıkmazına ve içine düştüğü bunalıma eğildiği için de 1980 sonrası depolitize romana geçiş niteliğinde olduğu söylenebilir.
Bir Düğün Gecesi 1970'li yıllardaki Türk toplumunun genel bir tablosunu sunan, o dönemi ilerici ve gerici tipleri ile yansıtan ve bundan ötürü bir yönüyle panoramik bir roman. Ama aynı zamanda birkaç aydının birey olarak iç dünyalarında yaşadıkları sarsıntının anlamını irdeleyen ve bundan ötürü başka bir yönüyle de dramatik bir roman.
12 Eylül darbesinden sonra yazarın toplumsal sorunlara eğilmesi güçleşmişti. Dış dünyayı, toplumu yansıtmak ve bunun için gerçekçi yöntemi kullanmak artık yazarları fazla ilgilendirmiyordu. Böylece toplumsal değişimlerle yazınsal gelişimler l980'li yıllarda yeni arayışlara girişen yenilikçi (avant garde) yazarların Türk romanmda köktenci bir değişiklik yaratmalanna neden oldu. Nazlı Eray'ın, Latife Tekin'in, Orhan Pamuk'un, Bilge Karasu'nun yapıtları ve Pınar Kür'ün son iki romanı daha önce Türkiye'de yazılmış romanlara hiç benzemiyordu.
...Çünkü "Kendileri olamayan bütün kavimler , bir ötekini taklit eden bütün uygarlıklar , başkalarının hikâyeleriyle mutlu olabilen bütün milletler yıkılmaya, yok olmaya, unutulmaya" mahkûmdurlar diye düşünürmüş şehzade.
Başlangıçta Türk romanı fantastikten kurtulmak ve olabilir olanı yansıtmak anlamında gerçekçi olmak istiyordu,ama 1980'lerden bu yana gerçekçilikten kaçıp fantastiği yakalamak istiyor.Bu yön değiştirmenin toplumsal ve yazınsal nedenleri ise ayrı ve karmaşık bir konu.
Romanın hayatı yansıttığını yazmışım bir ara. Dedik lerine bakılırsa son derece yanılıyormqşum. Matematik hayatı ne kadar yansıtırsa , roman da o kadar yansıtırmış. Yani roman yaşamdan çok matematiğe yakınmış. Çünkü yaşam gelişigüzelmiş, romansa keyfi- ama kurallı keyfi.