Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Tarihinden Yapraklar

Yılmaz Öztuna

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
XVI. asırda da Türk kültürünün seviyesi, Avrupadan ilerideydi. Ilköğretim ve okuyup yazma, Avrupaya nazaran pek çok gelişmişti. Aydın tabaka ve kitap okuyanlar da önemli sayıdaydı. Avrupada bin yazma eseri bir araya getiren hükümdarlar parmakla gösterilirken, Doğuda onbinlerce yazmadan müteşekkil pek çok kitaplık vardı. XVI. asırda Avrupada basılan kitapların tirajı çok düşüktü. Bu tirajın çok fazlasını Türkiyede hattatlar ortaya koyabiliyordu.
Sayfa 215Kitabı okudu
Sükunet
Alkış ve gösteri yoktu.Atların nal sesleri bile hafifçe duyuluyordu. İşitilen tek şey, Mehterhâne-i Hâkaanî'nin ceng havaları idi. Ordunun geçişini izlemek için İstanbul'dan gelmiş olan yabancı diplomat ve tacirleri en cok şaşırtan, bu mutlak sessizlikti. Avrupa ordularının kulakları sağır eden gürültülerine alışan yabancılar, Türk ordusunun ve milletinin sükûneti karşısında, başka bir âleme geçmiş gibi oluyorlardı.
Reklam
Fransızlar hayret içinde kalmış.
Türk Donanması, Marsilya'da 16 gün kaldı. Levendler,şehri ve çevresini gezdiler. 5 agustosta, Marsilya'dan Tulon'a hareket etti. 10 agustosta Müttefik Donanma Tulon'a girdiği gün, Kanuni Sultan Süleyman da Estergon'u fethetmişti. Barbaros,o zaman Şarlken'in himayesinde olan Nis şehrini alarak Fransa'ya vermek istiyordu. Türk Kapdân-1 Deryâsı, Nis'in etrafına çepçevre tabyalar yaptırıp hendekler kazdırdı. Böyle şeylerin bu derecede sür'atle yapılabilecegine inanmayan Fransızlar, hayret içinde kaldılar. Şehir 20 agustosta teslim oldu. Barbaros Hayreddin Paşa, Nis'in anahtarlarını,Kanuni Sultan Süleyman adına kabul etti. Anahtarları sunan şehrin valisi, Nis'in affedilmesi ricasında bulundu. Şehir kendiliğinden teslim olduğu için Barbaros, bu istegi kabûl etti .Nis'i Fransızlar'a bırakıp ayrıldı. Ancak Türkler çekildikten sonra Fransızlar şehri dehşetli şekilde yağma ettiler. Kot Dazürün incisi olan bu şehrin fethi, Türkler'e 10 şehide mal olmuştu.
Ey ölümsüz Türk milleti ! Kendine dön! Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine lâyık ol!
Tanrı'nın gücü ve inâyeti ile ateş kızdı. Kızdıkça demir eridi, akıverdi. Dağ delindi. Bir yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal gününün, kutsal saatinde Göktürkler, Ergenekon'dan çıkmaya başladılar. Bu kutsal gün, ondan sonra Göktürkler'de bayram oldu. Her yıl o gün gelince, büyük törenler yapildi. Bir parça demir alınıp ateşte kızdırıldı. Bu demiri önce Göktürk Hâkanı kıskaçla tutup örse koyup, çekiçle döğerdi. Ondan sonra Türk beyleri de böyle yapıp şenlikler başlardı.
CEZÂYiR'i, kendi hesabına Oruç Reis fethetti. Kardeşi Hızır Reis, müstakbel Kapdân-ı Deryâ Barbaros Hayreddin Paşa, ülkenin fethini tamamladı ve Yavuz Sultan Selim'e tâbi oldu. Böylece Cezayir'de tarihte ilk defa olarak Türk hâkimiyeti kuruldu. Kanunî devrinde Cezâyir,bir Türk beylerbeyiliği yani eyaleti şeklinde teşkilâtlandırıdı ve 1830'a kadar Türk idaresinde kaldı. Avrupallar tarafından krallık sayılan ve iktisadi, askeri gücü bakımından bir Avrupa krallığına denk kuvvette olan Cezayir eyaleti,hemen daima denizcilikten yetişmiş beylerbeyinin idaresine verildi.
Reklam
Başlangıçta "Türk" adı, Türkçe konuşan kavimlerden yalnız birinin ismiydi. Sonradan bütün Türkçe konuşanlara Türk denmiştir. Kelime "kuvvetli" demektir ve ilk çağlarda "Türük" şeklinde söyleniyordu.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.