İslam kültür ve medeniyet tarihinin ana alanlarından bir olan Tasavvuf tarihi ile ilgili araştırmalar yeni ise de bu kültürün unsurlarını bize aktaran kaynak eserlerin kaleme alınması çok eskidir. İslamın ilk yüzyıllarında daha çok tasavvuf terimlerine açıklık getirmek isteyen eserlere, X. yüzyıldan sonra tabakat/biyografi yazma boyutu ilave edilmiştir. 12. yüzyıldan sonra tarikatların sahneye çıkmasıyla birlikte yaygınlık kazanan tasavvufi hayat ve müesseseler, vakıfların da desteğiyle sosyal hayattaki tesir ve nüfuzunu en üst noktaya taşımıştır.
Farklı tarikatlara mensup olan tekkler ve zaviyeler, dini-ahlaki hayatı merkeze alan çalışmalarının yanında çevresinde var olan her türlü problemlerle de yakından ilgilenmiştir.
Dervişler, eserleri, kurumları ve sözkonusu kurumlar vasıtasıyla kurdukları çok yönlü ilişkiler, gerçekleştirdikleri faaliyetler İslam coğrafyasının her yerinde mevcuttur. Önümüzde binlerce sufi ve derviş, yüzlerce tekke ve kitap, onlarca meşreb ve tarikat olunca bütün yazdıklarımız denizden bir katredir cüölesi, tevazu sınırlarından kurtularak gerçekleri dile getirme makamına yükselecektir.