İngiltere’de, Hollanda’da, Fransa’da modern bilimler ve teknikler 17.yüzyılda başlamıştır.O yıllarda bizde ulema,”Firavun’a veya Yezid’e sövmek şart mı? El sıkışmak mübah mı? Kabirleri ziyaret etmek mekruh mu?” gibi konular tartışıyorlardı.
Osmanlırdan kalan izler
hala yaşıyor içimizde ve aramızda. Örneğin bir başbakan "biz sandıktan çıktık" dediği zaman, demokratik devletin bir prensibine dayanarak hükümetinin meşruluğunu anlattığını sa nıyor. Halbuki demokrasilerde sandıktan çıkmış olmak,
diğer sınıfların temsil edilme haklarını tanımamak için bir meşruluk temeli değildir. Bu söz demokrasiye değil, "Biz Hacı Bektaş ocağının erleriyiz" diyerek her istediklerini yapmak için bundan meşruluk kazandıklarını sanan yeniçerilerin ağzına ve kafasına uygun bir sözdür.
Bir ülke kaç yüzyıl geçmesine rağmen hiç mi ilerlemez?
Merkantilist devletler, ekonomik siyasetlerinin bir parçası olarak bilimlerin gelişmesine yarayan tedbirler almaya başladılar. Bunların çoğu madencilik, taşıt, gemicilik alanlarında pratik ihtiyaçlara karşılık olarak gelişmiştir. İngiltere, Hollanda ve Fransa’da modern bilimler ve teknikler XVII. yüzyılda başlamıştır. O yıllarda bizde ulema, “Firavun’a ve ya Yezid’e sövmek şart mı?, El sıkışmak mübah mı?, Kabirleri ziyaret etmek mekruh mu?” gibi konuları tartışıyordu !
Merkantilist devletlerin tutumuna göre en önemli araç, ordu ve fetih değil, ticaret ve özellikle dış ticaret ve bunu ülkelerin lehine olacak biçimde denkleştirmektir.