1. Cilt (1839-1924)

Türkiye Siyaset Tarihi

Cemal Fedayi

Türkiye Siyaset Tarihi Posts

You can find Türkiye Siyaset Tarihi books, Türkiye Siyaset Tarihi quotes and quotes, Türkiye Siyaset Tarihi authors, Türkiye Siyaset Tarihi reviews and reviews on 1000Kitap.
(....) Osmanlı padişahları, güçlü zamanlarında, hilafet kurumunu ve halife unvanını pek kullanmamışlardı ve öne çıkarmamışlardı. Batılı ülkeler ve özellikle de Rusya karşısındaki gerilemeler sürecinde, gerilemeye paralel olarak hilafet kurumu da öne çıkarılmıştır...
Bazı tarih kitaplarında Meclis-i Mebusan'ın tatil edildiği tarih olan 1878 ila yeniden açıldığı 1908 tarihi arasındaki döneme “istibdat dönemi” denilmektedir. İstibdat kelimesi diktatörlük anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu ifadeyle Abdülhamit'e müstebit (diktatör) onun dönemine de diktatörlük dönemi denilmektedir. Bu haksız ve aşırı
Reklam
1876 yılı, her bakımdan ilginç ve önemli bir yıl olmuştur. 1876 yılının başında Abdülaziz tahtta oturuyordu; yılın ortalarında V. Murat, yılın sonunda ise II. Abdülhamit tahtta oturuyordu. Bir yıl içinde tam üç padişah görev yapmıştır. Bu da devletin itibarı ve siyasi istikrar açısından olumsuz bir durumdur... Yine 1876 Meşrutiyet'in ilan edildiği önemli bir yıldır. 1876'nın başında "mutlak monarşi” olarak nitelenen rejim, 1876'nın sonunda “anayasal monarşi” (meşruti monarşi) olmuştur. Aslında meşruti (sınırlanmış) monarşiden önceki rejim de mutlak monarşi değildi. Padişahı sınırlayan şer'î hukuk ve örfî hukuk vardı. Özellikle şer'î hukuk, değiştirilemez bir anayasa hükmündeydi. Dolayısıyla bir önceki rejimi de dini bir nevi meşruti monarşi olarak niteleyebiliriz. Konu üzerinde özel araştırma yapan Şentop'un tespitine göre, İslam hukukundan kaynaklanan, hükümdarı yasama ve yürütme alanlarında sınırlayan esaslar, Osmanlı'da “mutlak iktidar” anlayışına yol açmamıştır. Buradan hareketle, Osmanlı Devleti'nde “dini esaslara dayalı ama teokratik olmayan bir "sınırlı iktidar” anlayışının geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca padişah fiilen de sınırlanıyordu. Klasik dönemde padişah, taşrada yerel güçler tarafından, merkezde ise Yeniçeriler ve ulema sınıfı tarafından sınırlanıyordu. Modern dönemde de bürokrasi, ordu ve aydınlar, iktidarı fiilen sınırlayan unsurlardı... Dolayısıyla Osmanlı, hiçbir dönemde mutlak bir monarşi olmamıştır...
III. Selim'den itibaren devlet politikası olarak, modern eğitim kurumları kurulmuştu; buradan Batı'yı bilen ve Batı'daki gelişmeleri takip eden yeni bir nesil ortaya çıktı. İşte bu nesil içinde Yeni Osmanlılar, eserleri ve eylemleriyle öne çıkan bir grup olmuştur. Aydın sınıfının ilk temsilcileri olan ve Yeni Osmanlılar denilen
Islahat Fermanı, aslında yeni ve özgün bir ferman değildi. Tanzimat Fermanında zaten zikredilen azınlıklarla ilgili konuların daha belirgin ve pekiştirilmiş şekilde ifade edilmesidir. Bu metin, Paris Antlaşmasını imzalayan Batılı devletlerce senet olarak kabul edilmiştir... Bu suretle Osmanlı, içişlerine dış müdahalenin yolunu açmış oldu. Evet, Batılılar Paris Antlaşmasıyla, Osmanlı'nın güvenliğini temin ettiler, Osmanlı'yı Avrupa Dengesi'ne dâhil ettiler ama bunun karşılığında da Osmanlı'yı dışarıdan kontrol imkânını elde ettiler...
Tanzimat'ın en önemli sonucu bürokrasinin güçlenmesidir. Tanzimat'tan önce II. Mahmut muktedir bir padişahtı. Tanzimat'ı ilan eden oğlu Abdülmecit hem genç hem tecrübesizdi. Tanzimat'ın verdiği güvenceleri, neredeyse sadece kendilerine tahsis eden bürokratlar, bu dönemde çok güçlü bir konuma yükseldiler. İktidar, padişahtan çok bürokratların eline geçti... Kimi yorumlara göre, Tanzimat sonrasında bürokrasinin istibdadı (diktatörlüğü) gerçekleşmiştir. Bürokratlar, ahaliden ziyade kendi can ve mal güvenliklerini güvenceye almışlardır... Zaten Ferman'ı bizzat hazırlayanlar da okuyanlar da bürokratlardır... Devlet yönetiminde başat/hâkim konuma yükselen bürokratlar, yeni bir sınıf oluşturmuştur. Bunlar, gerek Avrupa'yı gerekse Avrupa dillerini iyi biliyorlardı. Bürokratlardan çoğu, bu bilgileri Tercüme Odası'nda, Hariciye Kalemleri'nde ve diplomatik hizmetlerde edinmişlerdir. Bu dönemde öne çıkan ikinci grup, modern bir okul olarak kurulan Harbiye'den yetişen, Batıyı ve Batı dillerini bilen subay sınıfıdır. Bunlar da yeni bir sınıf olarak öne çıkmışlardır. Bürokratlar ile subaylar modernleşme sürecinin iki aktif sınıfı olarak uzun yıllar ön planda olmuşlardır...
Reklam
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.